Ana içeriğe atla

Üzgünüm...

Yalnızlığı teklik sandım
Yanıldım
Kalabalıklar dahi yalnız olabilirmiş
Bilemedim

Yeni yaralar açtım karşımdakinde
Canım acıdı
Kapatmaya çalıştım
Eskileri de kanadı

Aklım sıra akılsız başım akıl dağıttı
Kendi yetersizliğinde
Mutluluk veririm sandığım
Acı çıktı

Pişmanlıkları kovalarken hayattan
Şimdi evet, yarın hayır.
Şimdi ki belki yarın ki keşke ile
Yenilerini yarattım , farkına bile varamadan.

Üzgünüm...

Yorumlar

  1. bende çok üzgünüm.. çok...

    YanıtlaSil
  2. *Kalabalıklar dahi yalnız olabilirmiş
    Bilemedim *

    çok güzel....

    YanıtlaSil
  3. darmadağın bir evden sabah ezanıyla çıktım
    denizler üstüme gelmeyin
    kuşlar ne olur didişmeyin
    şarkımı esmer bir hasrete sundum
    bu yalnızlık, bu yalnızlık, bu yalnızlık benim ilişmeyin...

    ve bir de
    Yalnızlığım
    Yaşamak zorunda olduğum beraberliğimsin
    Yalnızlığım kanımsın canımsın
    Sen benim çaresizliğimsin

    Yalnızlığım
    Bugünüm yarınım
    Sen benim hüzünlerimsin
    Yalnızlığım
    Tek bilebildiğim sen benim
    Vazgeçilmezimsin

    bu iki şarkıda yarı ayrı anlatırlar yalnızlığı satırları okuyunca ikisi birden dlime dolandı.

    Kalabalık yalnızlıklar yaşıyoruz biz ve bu sebepten hep kalabalığız kendimizle ve hep yalnızız kalabalıklar içinde. ..


    biraz uzun bir yorum oldu kusura bakmayasın :)))


    sevgilerimle /BRC :))

    YanıtlaSil

Yorum Gönder

Fikriniz varsa buradan buyurun...

Bu blogdaki popüler yayınlar

Belki üstümüzden bir kuş geçer

Uzunca zamandır okuyorum. Hem de oldukça fazla. Okuduklarından bende yer edenlerin sayısı çok fazla değil. Bir yazarın belki onlarca eserini okuyor ama içlerinden bir tanesine tav oluyorum. Yüzlerce sayfalık bir şiir kitabından bazen sadece bir tane şiir çıkıyor; acaba benim anladığımı mı yazmış şair dediğim. Ya da bir kitabın bir tek cümlesi beni mest etse yetiyor bana. Uzunca zamandır müzik de dinliyorum. Çok farklı şeyler değil. Ama yinede arada yakaladığım bana özel şeyler de oluyor. Bir şarkının tek bir cümlesi ya da tüm albümdeki tek bir melodi beni alıp götürebiliyor çok uzaklara. Dün aklıma gelmemişti adı Yüksek Sadakat'in "Belki üstümüzden bir kuş geçer" şarkısının. Grup çok başarılı mı? Bence değil. Ama öyle birkaç şarkısı var ki; eh be adam nasıl yazdın bunları dedirtiyor. Gül renginde gün doğarken Boğazdan gemiler usulca geçerken Gel çıkalım bu şehirden Ağaçlar,gökyüzü ve toprak uyurken Dolaşalım kumsallarda Çılgın kalabalık artık uzaklarda Yorulu

"Allahumme ecirna min şerri siyaset"*

*Baştan söyleyeyim başlıktaki söz; "Allah'ım beni siyasetin şerrinden koru" anlamına geliyor ve koca bir külliyata imza atmış Said Nursi'ye atfediliyor. Ortam o kadar kirlendi ki, artık görüş açıklamaktan çekinir oldum. Geçmişim ortada. Sempati duyduklarım da eleştirdiklerim de... Orta bir yol tutturmaya çalışırken desteklediklerim de karşı çıktıklarım da burada yazılı olarak duruyor. FEM’e gittiğim, ilk üniversite yılımda "hizmetin" yurdunda kaldığım da geçmişimin bir parçası. Bir dönem destekçileri olduğum da... Hatta eleştirilerimin tamamını kapalı kapılar ardında yapıp, partizancasına savunduğum dönemleri de hatırlıyordur arkadaşlarım. Bu nedenle "hizmet" denilen olgunun ne olduğunu az çok bildiğimi düşünürüm. Hatta bir dönem içlerindeki hemen herkesin halisane bir şekilde çalıştığına da bizzat şahidim. Ancak o dönem o kadar kısa sürdü ki... Eminim şu an bile deli gibi memleket ve din adına çalışan, ne yapıyorsa bu uğurda yaptığını düşünen bi

Zamanı eğip, bükmek

Zaman, fiziki boyutların sanal olan dördüncüsü, elle tutulamayan. Zaman, içinde olayların ardı ardına gerçekleştiği boyut… Bilim adamlarına göre, aynen ışığın bükülebilmesi gibi zaman da eğrilip, bükülebilir ve eğer doğru koşullar gerçekleşirse yani yeterli hız yakalanırsa önce geleceğe ve daha sonra da geçmişe sıçramak mümkün olabilir. Bunu zaman yolculuğu gibi basit kavramlarla karıştırmayın. Bu şu “an” ın da içinde olduğu bir kavram. Öyleyse ne demek bu? Bu soruya cevap verebileceğimi pek sanmıyorum, haddime de değil zaten. Ama bu soru etrafında dolaşıldığında dahi çok farklı yerlere çıkan kapılar bulabiliyor insan. Çok sevdiğim bir çizgi dizide bir keşiş (“Avatar”) hava, su, toprak ve ateşi bükebiliyordu. Tüm dünyayı kurtaracak kişi olan keşişin bile zaman üzerinde böyle bir gücü yoktu. Sonra “Matrix” ve “Neo” var. Ancak o da olaylara hükmeder gibiydi, zamana değil ya da ben öyle algılamıştım. “Aslında bir kaşık yoktu!” ve “Kırmızılı kadın da bir ajandı.” değil mi? Ya “Hiro” iç