Üst not: Bunu yayınlamakta oldukça tereddüt ettim. Sonra şu el bombaları olayı da patlak verince hiç şüphem kalmadı artık (Bu yazı 27 Temmuz 2010 Salı günü yazıldı.) Üst not II: Birinci üst notu yazmıştım ki yazıyı yayınlayamadan bir de Gediktepe baskınının emniyet tarafından günler öncesinden bildirildiği istihbaratı dönmeye başladı haberlerde. Ülkede erkler ayrılığı, hukukun üstünlüğü, adaletin tarafsızlığı ve bilumum doğru dürüst uygulama varmış. Asker demokrasi yanlısıymış, şu anki komuta zinhar planlamak/hazırlık yapmak, darbeyi aklının ucundan bile geçirmezmiş. Zaten bu ülkede ne darbe ne de darbe girişimi olmuş. Terörle mücadele denen ucubede, ne sivil ne asker kimse ihanet etmemiş. Ne asker, görüp teröristi görmemezlik/vurmamazlık edermiş ne de sivil otorite bunların kamplarına gidip ellerini sıkmazmış, karanfil uzatmaz, onlara eğitim falan vermezmiş. Bir ordu terörist sınırımızdan geçip uçak savarlarla birlik basıp onlarca cana kıyarken çoban sanılmaz, kekik toplayan
Etrafımdaki duvar beni içeriye değil, diğerlerini dışarıya hapsediyor!