Ana içeriğe atla

Kayıtlar

2018 tarihine ait yayınlar gösteriliyor

Geliyor yaklaşmakta olan

Şimdi gece gece bu da nereden çıktı yazısı bu, baştan söyleyeyim. Pastör görünümlü ajanımız ülkesine dönmüş. Ekonomik kriz merhale merhale ilerliyor. Ama inanın ben bunlarla pek fazla ilgilenmiyorum. Geçtiğimiz günlerde Fatih Altaylı bir yazısında günümüz Türkiye'sindeki problemleri sıralamış en sonundasa bunlardan değil de insanlığımızı kaybetmekten çekindiğine dair bir görüşle bitirmişti. Çok uzun bir vakittir ben de böyle hissediyorum. Bir süredir internette "Adam sende! Oku diyorsun da insanlarda okuyacak mecal mi bıraktınız?" tarzında görüşlere rastlıyorum. Oysa Yunus Emre, Mevlana okumadan ya da Aşık Veysel dinlemeden neyin geldiğini, yaklaşmakta olanın ne olduğunu ve buna nasıl hazırlanman gerektiğini nereden bileceksin ki! İnsanların ne vakti, ne enerjisi ne de parası varmış okumak için! Oku derken neyin kastedildiğini bile anlayamaz hale geldik. Yapı söküm yapmadan, cümlenin ya da kelimenin kökenine inmeden okuyup geçmişsin ne olacak ki? "Korka durun ö

Çöküyoruz...

Aşağıdaki yazıyı gece tamamladıktan sonra adetim olduğu üzere son okumasını yapmak üzere kaydetmiştim. Sabahında haberlerde bir değişiklik var mı diye baktığımda haberin neredeyse tamamının kurmaca olduğu ortaya çıktı. Bu çerçeveden bakarak yazıyı okuyabilirsiniz. -- Birazdan aşağıda okuyacaklarınız canınızı sıkacak ve suçlayacak birini arayacaksınız. Bulamadığınızda da bana saydıracak ve belki de söverek sayfayı kapatacaksınız. Eğer yazının bir yerinde böyle bir hisse kapılırsanız lütfen devamını okumadan kapatın. Çünkü ilerisindeki hiçbir şey sizin bu fikrinizi değiştiremeyecek. Bu hafta içinde bir “baba” çocuğunun kıyafeti uygun olmadığı için (pantolon rengi tutmadığı için) okuldan eve gönderilmesi üzerine “gururuna” yediremediği için intihar etti. Yukarıdaki olayın başından sonuna temiz hiç bir tarafı yok, b*klu değenek misali... Birincisi; “baba” o pantolonu alıyor. Yani haberin öznesi olan eksiklik ortadan kalkmış. Aile okulun zorunlu kıyafetinin farkında ancak gerekli

Hayatım benim mi?

Burada tek tek bağlantılarını paylaşmaya gerek duymadığım birçok yazı paylaştım hayata ve hatta kendi hayatıma dair! Kimi kısa öyküler kimi anekdotlar şeklinde ama hepsi sahici... Günlük tutmak ve bunu bir prensip meselesi olarak görüp paylaşılmış hiçbir yazıyı silmeden, değiştirmeden ilerlemek insana bazı güzellikler getiriyor. Geriye dönüp eski yazılarınızı okuduğunuzda bir şeylerin değişip değişmediğini daha net görebiliyorsunuz. Geçmiş hatalarınızı ve eksikliklerinizi de... Şimdi bugünden baktığımda başlıktaki sorunun cevabı çok net ve büyük bir HAYIR. Ama bugün dahi devam ettiğim alışkanlıklarım ve yapageldiklerimle neredeyse hiçbir pişmanlığım yok. Ancak... Hayat denge üzerine kuruludur. Sizin feda ettiğiniz bazı şeyleri sizin için feda edilenler karşılar. Karşılıklılık gibi bir şey değildir bu. Sizin ezip geçtikleriniz ve aşırı tükettikleriniz ise bir başkasının hayatındaki eksikliklere dönüşür. Daha uzun uzun yazabilirim. Ancak bu kadarı dönüp okuduğumda bugün ve öncesi