Barış Ağabey'i hatırlar mısın? Hani şu bizim Barış canım, Barış Manço. Ne kadar belli değil mi? O ve onun gibileri unuttuğumuz. Bir konudan şikayetçi olduğunda bile hicvetmeyi o kadar iyi becerirdi ki; ne ses tonunda ne de kelimelerinde kabalığın zerresi olmazdı. İşte bende bugünlerde Barış Ağabey'in Cacık şarkısında anlattığı gibi hissediyorum kendimi. Bugünlerde elinden en sevdiği oyuncağı alınmış yaramaz çocuklar gibiyim. Etrafımı kırıp dökmek, naralar atmak, tepinmek istiyorum.Yoksa rahatlamayacak bu bünye. İçimdekileri kelimelere, cümlelere ve hatta kitaplara dökmek istiyorum. Ama yok! Yok bende o kabiliyet. O kadar kızıyorum ki bugünlerde ülkemde, etrafımda, etrafımızda olanlar dururken burada yaptıklarımıza; sabrı öğrenmeye çalışırken taşma noktasına getirilmelerime. Kendimi anlatamamamı da ekledik mi üstüne tadından yenmiyor. Hep bir tahakküm, hep bir toz duman. Hep ters köşeler, hep aynayı başkasına çevirmeler. Bir de kendine tut şu aynayı ne olur! En rahat olması ge
Etrafımdaki duvar beni içeriye değil, diğerlerini dışarıya hapsediyor!