Ana içeriğe atla

Kayıtlar

2019 tarihine ait yayınlar gösteriliyor

İhale Düzeni

İhale Düzeni Çocuklar kaybolduğunda, tacize, tecavüze uğrayıp öldürüldüğünde de bir suçlu bulmak lazım, birine ihale etmek gerek. Türkiye diye söze başlayacaktım ama yetersiz olacak! Bu yüzden dünya tam bir mafya düzeni ile yönetilir: İhale mafyası. Kurmuşlar ihale düzenini işletiyorlar. Günümüz insanları çok uzak olmayan bir geçmişten günümüze ihale mafyasının katı kuralları içerisinde yaşarlar. Türkiye’de ise konu çok daha karmaşık bir hal alır. Öyle ki canım ülkemde hiçbir şeyin bir üst limiti yoktur. Her şey uçlarda yaşanır! Bir işi bir başkasının yapma ihtimali varsa, sakın ha sen yapma! Geçmişte, çok uzak geçmişte insanoğlu tarıma daha başlamamışken ve hatta avcı bir topluluk dahi olmamışken hayat ne kadar basitti; doğada ne bulursa yiyen ve beslenen, daha büyük ya da hızlı bir canlının yemeği olmamak için kaçan ya da saklanan insanoğlu… İşte o kırılma anında başladı her şey… Önce ihtiyacı kadar üretmekle, tarım yapmakla, sonra ihtiyacı kadarını

Dava

Baştan söyleyeyim dava deyince ilk aklına gelen Kafka ise sana da geçmiş olsun. Ben bizim davamızdan bahsediyorum. Biz yani dünyanın tüm ötekileri... Her çoğrafyada adımız değişiyor; afrikada Zenci, amerikada Kızılderili, asyada Türk, ortadoğuda Müslüman, Andoluda ise hepsi birden olabiliyorsun. Bazen Türk bazen Kürt... Bazen sadece kadın bazen de çocuk... Bu davanın adı Türkiye'dir. Öyle bir an geliyor ki bu ötekileştirme artık bıcağın kemiğe dayandığı gibi bir his vermeye başlıyor. Bir isyan ile ortalık toz duman oluveriyor. İşte o toz bulutuna "dava" diyorum ben. O toz bulutu ilk yükselirken ve ortalık olabildiğince karışıkken öteki düşmesin diye omuz verene de "dava adamı"... Kurtuluş Savaşı, Osmanlı yıkılmasın, Al Bayrak gökten inmesin diye canlarını ortaya koyan dava adamlarının toz bulutudur örneğin. Sonucunda memleketin adı değişmiş olabilir ama dava olduğu yerde durmaktadır. Kimi zaman Mısır gibi bir yerde darbeciye karşı koyarken "dava adamı