Dostum,
Metallica'nın en sevdiğim şarkılarından biri olan "Mama Said" şöyle başlar:
Mama, she has taught me well
Told me when I was young
"Son, your life's an open book
Don't close it 'fore it's done"
Kabaca şöyle diyor:
Annem, bana çok iyi öğretmişti
Ben gençken söylemişti
"Oğul, hayatın açık bir kitaptır
Bitmeden onu kapatma"
Dostum, dün iletişim sosyolojisi çalışırken bir paragrafa denk geldim. Paragraf iletişim sosyolojisinin kültürel çalışmalar yaklaşımı ile ilgiliydi ve tanım ve değerlendirmelerini "metin" ve "okuyucular" üzerinden şöyle yapıyordu;
"Kültürel çalışmalar yaklaşımı, metin ve okuma kavramlarına geleneksel anlamlarından farklı anlamlar yüklemektedirler. Metin aslında yazılı bir anlamlandırma biçimi olarak tanımlanabilir. Eleştirel iletişim araştırmaları, metin kavramını her türlü iletişim mesajını dile getirecek şekilde kullanmışlardır. Herhangi bir televizyon görüntüsü, bir fotoğraf, herhangi bir televizyon programı, bir heykel birer metindirler ya da bütün görüngüler, bütün olaylar birer metindirler. Yani metin her şeydir. Bu anlamda okuma kavramı bütün olayları ya da görüngüleri anlamlandırma ve yorumlama eylemidir. Okurla metin arasındaki ilişki sadece okurun kurmaca bir dünyaya girişi değil ama bir karşı karşıya gelmeyi yani anlam için bir mücadeleyi bir diğer ifadeyle bir iktidar ilişkisini temsil eder."
Dostum, bir de ilk emir var değil mi? Ne diyor hatırlıyor musun? "Oku!.."
Öncelikle oku, hayatı, evreni her şeyi oku... Tabii biraz "nasıl" ve "neyi" sorularına da dikkat ederek... Ama mutlaka oku...
Bütün bunlardan sonra bana hala neden okuduğumu ve hatta ömrümün sonuna kadar neden okuyacağımı sorar mıydın?
Metallica'nın en sevdiğim şarkılarından biri olan "Mama Said" şöyle başlar:
Mama, she has taught me well
Told me when I was young
"Son, your life's an open book
Don't close it 'fore it's done"
Kabaca şöyle diyor:
Annem, bana çok iyi öğretmişti
Ben gençken söylemişti
"Oğul, hayatın açık bir kitaptır
Bitmeden onu kapatma"
Dostum, dün iletişim sosyolojisi çalışırken bir paragrafa denk geldim. Paragraf iletişim sosyolojisinin kültürel çalışmalar yaklaşımı ile ilgiliydi ve tanım ve değerlendirmelerini "metin" ve "okuyucular" üzerinden şöyle yapıyordu;
"Kültürel çalışmalar yaklaşımı, metin ve okuma kavramlarına geleneksel anlamlarından farklı anlamlar yüklemektedirler. Metin aslında yazılı bir anlamlandırma biçimi olarak tanımlanabilir. Eleştirel iletişim araştırmaları, metin kavramını her türlü iletişim mesajını dile getirecek şekilde kullanmışlardır. Herhangi bir televizyon görüntüsü, bir fotoğraf, herhangi bir televizyon programı, bir heykel birer metindirler ya da bütün görüngüler, bütün olaylar birer metindirler. Yani metin her şeydir. Bu anlamda okuma kavramı bütün olayları ya da görüngüleri anlamlandırma ve yorumlama eylemidir. Okurla metin arasındaki ilişki sadece okurun kurmaca bir dünyaya girişi değil ama bir karşı karşıya gelmeyi yani anlam için bir mücadeleyi bir diğer ifadeyle bir iktidar ilişkisini temsil eder."
Dostum, bir de ilk emir var değil mi? Ne diyor hatırlıyor musun? "Oku!.."
Öncelikle oku, hayatı, evreni her şeyi oku... Tabii biraz "nasıl" ve "neyi" sorularına da dikkat ederek... Ama mutlaka oku...
Bütün bunlardan sonra bana hala neden okuduğumu ve hatta ömrümün sonuna kadar neden okuyacağımı sorar mıydın?
Sosyoloji bölümü mezunu olmamdan dolayı bloglar da sosyoloji ile ilgili yazılan her şey dikkatimi çekiyor. Kesinlikle her şey bir metindir reklamlar, filmler... mesela insanlar farkında olamadan filmlerin ideolojisini benimser. Filmlerde kullanılan simgeler, göstergeler hepsi birer metindir.
YanıtlaSilO yüzden hayat bir metindir aslında. Okumasını bilene.