Aşk, kendi gönüllerine sığamayan iki kişinin birbirlerinin gönlünde bulduğu ferahlık mıdır yoksa süresiz bir zaman için insanın kendi gönlünden bir başkasının gönlüne taşınması mı?
Bir misyon bir okul 20 yaşına ulaştı. Nebula Bilişim bugün itibariyle 20. Yılında… Bir masanın etrafında toplanmış dört kişi kafa kafaya ne yapacağımızı konuştuğumuz günleri dün gibi hatırlıyorum. Marka adı, logo-fatura-irsaliye-kartvizit tasarımları, muhasebe işlemleri, ofisin bulunması-dekorasyonu, kuruluş için gerekli resmi hazırlıklar. Neredeyse tüm işlemleri kendimiz yaptık. Elbette bazı arkadaşlarımızın desteklerini de hiç bir zaman unutmayacağız. Nebula’nın ilk kurulduğu günlerde maliyetlerimiz artmasın diye evimdeki masa üstü bilgisayar ve ekranlarımı ofise taşıyışım ve aylarca onları kullandığımız hala hatırımda. Mesela faks cihazına bütçe ayırmamak için yaptıklarımız bugünkü nesle çok komik gelirdi. Muhasebe yazılımı olarak kullandığımız çözümü adam etmek için az çaba sarf etmedik. Mutfak gereçlerimizi temiz tutmak için yaptıklarımızı kime anlatsam inanmaz! Aşağıdaki fotoğraflar çalışma ortamımızın ilk fotoğrafları olabilir. Yok merak etmeyin, bunları o eski günler ede...
Sanırım taşınmak...
YanıtlaSilÇok zor bir soru, daha aşkın ne olduğunu tanımlayamadım ki. Aşk var mı, ondan bile emin değilim? Bir insanın kendi gönlünden başkasının gönlüne taşınması bence yanlış o kişi kendini bile sevememiş ki başka gönle sığınıyor. İnsanların birbirlerinde ferahlık bulması da tamamlamıyor aşkı o ferahlık duyma hissi bir süre sonra geçecek. Sanırım aşk geçici bir his... Ama sevgi dersen kalplerin puzzle gibi birbirini tamamlamasıdır derim.
YanıtlaSilbaşkasının gönlünü kendi gönlünde misafir etmesidir.. Misafir işte, adı üstünde..O da zamanı geldiğinde gider..
YanıtlaSil