Türk; hangi coğrafya, ülke ya da şehirde yaşadığına bakılmaksızın ve kan bağı aranmaksızın, ayrıca ten ve doku ayrımı yapmaksızın gönül bağı ile Türkiye Cumhuriyeti devletine bağlı olan herkestir.
Buraya kadar bir sıkıntı yok. "Bir insan neden Türk olmaktan gurur duyar/duymalıdır?" Bir Amerikalı ya da bir Fransız'a sorduğunuzda farklı farklı cevaplar alabilirsiniz. Bu cevaplardaki güce yapılan vurgu canınızı fazlasıyla sıkabilir. Bir Rus bu soruya çok daha farklı bir şekilde cevap verir ve bu cevap sizin bakış açınızdan anlaşılamayabilir. Bir Çerkez, Çeçen, Azeri ya da Gürcü farklı cevaplar verir. Onların cevaplarındaki acı örüntüsünü anlamadan cevabı anlamak da zordur. Toplumların geçmişleri kendilerini tanımladıkları ve dışarıya yansıttıkları aynadır.
Türk deyince dünyada çok çeşitli algılar var. Geçmişte farklı günümüzde farklı yorumlar var. Bazı bölgelerde iyi bazı bölgelerde tahayyül edemeyeceğimiz kadar kötü algılar var. Böyle olmasına rağmen dışarıdan bakanlar tarafından -profesyoneller dışında- çoğunlukla bir kafatası ırkı olarak görülmüyoruz. Günümüzde artık, Türk kavramı bir topluluğu ifade ediyor. Bizi biz yapan şeyler, bu vatanın dört bir yanındaki savunma gayretimiz, daha henüz o kadar taze ki. Asla saldırı değil! Destanlaşmış bir savunma. Koskoca bir imparatorluktan bir avuç toprağa sıkışmış, her gelene, aman dileyene kucağını açmış bir topluluk. Bakın çevre ülkelerimizden zulüm gördükleri için kaçan topluluklara, ırklara ve kavimlere. Ayırmamışız yakın geçmişimizde dahi hiçbirini ne Kürtlüğü, ne Yahudiliği ne de kahverengi teni nedeniyle. Türk deyince acıyla kavrulmuş, hep amansız bir mücadele içinde olmuş ama buna rağmen aman dileyene vurmamış bir topluluk akla geliyor. Gelmeli! Bu nedenle de gurur duymalı Türk diye anılmaktan. Ama asla böbürlenmemeli, ırksal üstünlük taslamamalı. Problemler oluşturmuş, hatta o problemlerin bizzat devlet başında yönetiminde bulunmuş istisnaları zaten kabul etmiyoruz. "Ne mutlu Türk'üm diyene" deyişine biraz da bu açıdan bakılmalı.
Neden mi?
"Ey insanlar! Rabbiniz birdir. Babanız da birdir. Hepiniz Adem'in çocuklarısınız, Adem ise topraktandır. Arabın Arap olmayana, Arap olmayanın da Arap üzerine üstünlüğü olmadığı gibi; kırmızı tenlinin siyah üzerine, siyahın da kırmızı tenli üzerinde bir üstünlüğü yoktur. Üstünlük ancak takvada, Allah'tan korkmaktadır. Allah yanında en kıymetli olanınız O'ndan en çok korkanınızdır. Azası kesik siyahî bir köle başınıza amir olarak tayin edilse, sizi Allah'ın kitabi ile idare ederse, onu dinleyiniz ve itaat ediniz. Kimse kendi suçundan başkası ile suçlanamaz. Baba, oğlunun suçu üzerine, oğlu da babasının suçu üzerine suçlanamaz.
Dikkat ediniz! Şu dört şeyi kesinlikle yapmayacaksınız:
- Allah'a hiçbir şeyi ortak koşmayacaksınız.
- Allah'ın haram ve dokunulmaz kıldığı canı, haksız yere öldürmeyeceksiniz.
- Zina etmeyeceksiniz.
- Hırsızlık yapmayacaksınız."
Yorumlar
Yorum Gönder
Fikriniz varsa buradan buyurun...