Ana içeriğe atla

Şu günlerde kendimi yaramaz çocuklar gibi hissediyorum!

Barış Ağabey'i hatırlar mısın? Hani şu bizim Barış canım, Barış Manço. Ne kadar belli değil mi? O ve onun gibileri unuttuğumuz. Bir konudan şikayetçi olduğunda bile hicvetmeyi o kadar iyi becerirdi ki; ne ses tonunda ne de kelimelerinde kabalığın zerresi olmazdı. İşte bende bugünlerde Barış Ağabey'in Cacık şarkısında anlattığı gibi hissediyorum kendimi.

Bugünlerde elinden en sevdiği oyuncağı alınmış yaramaz çocuklar gibiyim. Etrafımı kırıp dökmek, naralar atmak, tepinmek istiyorum.Yoksa rahatlamayacak bu bünye. İçimdekileri kelimelere, cümlelere ve hatta kitaplara dökmek istiyorum. Ama yok! Yok bende o kabiliyet.

O kadar kızıyorum ki bugünlerde ülkemde, etrafımda, etrafımızda olanlar dururken burada yaptıklarımıza; sabrı öğrenmeye çalışırken taşma noktasına getirilmelerime. Kendimi anlatamamamı da ekledik mi üstüne tadından yenmiyor. Hep bir tahakküm, hep bir toz duman. Hep ters köşeler, hep aynayı başkasına çevirmeler. Bir de kendine tut şu aynayı ne olur! En rahat olması gereken dönemimizde en sancılı anlarımızı yaşıyoruz, yaşatılıyoruz.

Üç beş "çapulcu" yüzünden şu yaşadıklarımıza bakıp gerçekten hayıflanıyorum. Canım yanıyor, vaktimizi böyle şeylerle kaybettiğimiz için.

Sözüm meclisten dışarı dostlar. Bugünlerde "yemin etmeyenleri" ve destekleyicilerini "HIYAR" gibi görüyorum. Böyle gördüğüm içinde Barış Manço'dan özür diliyorum.

Artık sağır sultanın bile haberi olan ilişkiler ağı, tehlikenin farkında olunması gereken gelip-gidenler, yaraları kaşıyıp bir de üstüne tuz basanlar. Saymakla bitmeyecek hainlikler. Gözlerimiz kör, kulaklarımız sağır gibi. El yordamıyla yolumuzu bulmaya çalıştığımızda tuttuğumuz korları bile hissedemiyoruz artık. Sis bulutlarının içinde yürüyoruz. Yönümüzü bilemeden, hıyar gibi. Şimdi bizi bu sis bulutlarına doğrasalar cacık bile olmaz bizden! Biliyorum!

Aslında Barış Ağabey haklıydı: Bugünlerde kendimi hıyar gibi hissediyorum! Çünkü diğerlerinden cacık bile olmaz diye düşünüp düşünüp rakı şişesiyle cacık tası arasında gidip geliyorum. Cacıksız rakı mı içilir dostlar! Ondan da geçtim rakı dahi içmeden kafalar bu kadar mı güzel olur dostlar!

Yorumlar

Bu blogdaki popüler yayınlar

Nebula Bilişim 20 yaşında!

Bir misyon bir okul 20 yaşına ulaştı. Nebula Bilişim bugün itibariyle 20. Yılında… Bir masanın etrafında toplanmış dört kişi kafa kafaya ne yapacağımızı konuştuğumuz günleri dün gibi hatırlıyorum. Marka adı, logo-fatura-irsaliye-kartvizit tasarımları, muhasebe işlemleri, ofisin bulunması-dekorasyonu, kuruluş için gerekli resmi hazırlıklar. Neredeyse tüm işlemleri kendimiz yaptık. Elbette bazı arkadaşlarımızın desteklerini de hiç bir zaman unutmayacağız. Nebula’nın ilk kurulduğu günlerde maliyetlerimiz artmasın diye evimdeki masa üstü bilgisayar ve ekranlarımı ofise taşıyışım ve aylarca onları kullandığımız hala hatırımda. Mesela faks cihazına bütçe ayırmamak için yaptıklarımız bugünkü nesle çok komik gelirdi. Muhasebe yazılımı olarak kullandığımız çözümü adam etmek için az çaba sarf etmedik. Mutfak gereçlerimizi temiz tutmak için yaptıklarımızı kime anlatsam inanmaz! Aşağıdaki fotoğraflar çalışma ortamımızın ilk fotoğrafları olabilir. Yok merak etmeyin, bunları o eski günler ede...

Yardım Faaliyetleri ve Organizasyonu Hakkında

17 Ağustos 1999 depreminde sahada bizzat bulunmuştum. Yardım malzemesi yüklü kamyonlarla saha gitmiş. Elimizden gelen çabayı sergilemiştik. O gün kendi başına yapılan organizasyonların eğer çok boyutlu ve iyi planlanmamışsa başarıya ulaşmayacağını anlamıştım. Bugün geldimiz noktada 99 ile kıyaslanamayacak kadar çok yol kat etmiş durumdayız. Afet sonrası hazılıklar ve koordinasyon geçmiş ile kıyaslanamayacak kadar ileri seviyede. Yeterli mi? Değil! Daha iyi mümkün mü? Her zaman! Ancak bir konunun çok net altını çizmemiz gerekiyor. Sivil toplum kuruluşları ve yardım dernekleri bu tarz felaket anlarının vazgeçilmez kuruluşlarıdır. Onlar olmasa şu an şikayet edecek bir şeyimiz dahi olamazdı. Birkaç yıl önce (2011) bazı yardım kuruluşlarının (Deniz Feneri, Lösev ve Mehmetçik Vakfı) kurban bağışı organizasyonundaki usülsüzlükler ortaya çıkmıştı. Bu kuruluşların simsarlar ve aracılar tarafından kandırıldığı ve aslında ilgili vecibelerin ya hiç ya da eksik yerine getirildiği ortaya çıkmıştı. A...

Hazırlıklı olmak...

Türkiye'de 6 Şubat 2023 günü öyle bir deprem fırtınası yaşadık ki 10 şehrimiz hayatı tamamen durdurcak bir yıkımla karşı karşıya kaldı. Kahramanmaraş, Hatay, Malatya, Adıyaman gibi şehirlerimiz afeti aynı gün 2 kez yaşadı. Bu çağda bazı şeyleri uzun anlatmak çok zor. Çağ hızlı tüketim çağı ve bu nedenle uzun metinlerden hoşlanmıyoruz. Eğer varsa eskiler bile videoları tercih ediyor. Böyle bir girizgaha ne gerek vardı inanın ben de bilmiyorum. Belki de o kadar doluyum ki kısa kısa yazıp geçmek canımı sıkıyor. 17 Ağustos 1999 depreminde organize olabilecek bir ortam yokken sivil inisiyatif ile herkes bir işin ucundan tutmaya çalışmıştı. Naçizane bir şekilde ben de katkıda bulunmak için bir ekibin parçası olarak bölgeye gitmiştim. Elimizde 4 kamyon malzeme ile sokak sokak dolaşmış ve yardıma ihtiyacı olanlara yardım etmeye çalışmıştık. Sonunda ihtiyacı olanlara tam anlamıyla ulaşamadan ve bir yaraya doğru düzgün merhem olamadan dönmek zorunda kalmıştık. Yardım malzemelerini teslim ede...