Ana içeriğe atla

Yan Etki

Üç vakit oldu sadece
Konuşmayalı seninle
Nasıl bu kadar özledim
Günler neden bu kadar uzun geldi
Aylar, yıllar geçmiş gibi aradan
Ama bunda da mutlu olacak bir yön var
Daha uzun yaşıyorum senden
Her anımın anlamını hissediyorum
Sensizliğin verdiği acı
Bir yan etki sadece

Üç vakit oldu sadece
Duymayalı sesini kulaklarımda
Onlarca ritim parmaklarımın ucunda
Kelimelerin oyunu şiirler
Sensizliği anlatan
Ama bunda da sevinecek bir yön var
Daha iyi geziyor parmaklarım
Gitarın perdeleri üzerinde, daha etkili notalar
Ellerimin titremesi
Bir yan etki sadece

Üç vakit oldu sadece
Koklamayalı o güzel kokunu
Her şey daha bir farklı sanki
Senin kokun yok hiç birinde
Ayrı bir boğucu her biri
Ama bunda da bulurum bir şeyler
Her nefes alışım daha değerli mesela
Daha bir derin çekiyorum içime
Boğulma hissi ise
Bir yan etki sadece

Üç vakit oldu sadece
Görmeyeli senin gözlerini
Sen yokken yanımda
Yaşadığım her şey
Beni ben yapan bir değer sadece
Evet, sensizlikte de iyi bir yön var
Gerçek ben, insan olan ben
Çıkıyor her geçen gün biraz daha ortaya
Gözlerimdeki yaşlar mı?
Bir yan etki sadece

Yorumlar

  1. Ellerinize sağlık ,yada yüreğinize mi desem...Şiir çok güzel...

    YanıtlaSil
  2. Sağolun, o okuyan kişinin göz ve gönül güzelliği...

    YanıtlaSil
  3. Yorumunuzu okudum beni nasıl mutlu etti bilemezsiniz.(Hanidir kimse yorum yazmıyor ondan galiba) :))) Gerçekten teşekkür ederim.

    Sevgiyle Kalın,

    YanıtlaSil

Yorum Gönder

Fikriniz varsa buradan buyurun...

Bu blogdaki popüler yayınlar

"Allahumme ecirna min şerri siyaset"*

*Baştan söyleyeyim başlıktaki söz; "Allah'ım beni siyasetin şerrinden koru" anlamına geliyor ve koca bir külliyata imza atmış Said Nursi'ye atfediliyor. Ortam o kadar kirlendi ki, artık görüş açıklamaktan çekinir oldum. Geçmişim ortada. Sempati duyduklarım da eleştirdiklerim de... Orta bir yol tutturmaya çalışırken desteklediklerim de karşı çıktıklarım da burada yazılı olarak duruyor. FEM’e gittiğim, ilk üniversite yılımda "hizmetin" yurdunda kaldığım da geçmişimin bir parçası. Bir dönem destekçileri olduğum da... Hatta eleştirilerimin tamamını kapalı kapılar ardında yapıp, partizancasına savunduğum dönemleri de hatırlıyordur arkadaşlarım. Bu nedenle "hizmet" denilen olgunun ne olduğunu az çok bildiğimi düşünürüm. Hatta bir dönem içlerindeki hemen herkesin halisane bir şekilde çalıştığına da bizzat şahidim. Ancak o dönem o kadar kısa sürdü ki... Eminim şu an bile deli gibi memleket ve din adına çalışan, ne yapıyorsa bu uğurda yaptığını düşünen bi

Zamanı eğip, bükmek

Zaman, fiziki boyutların sanal olan dördüncüsü, elle tutulamayan. Zaman, içinde olayların ardı ardına gerçekleştiği boyut… Bilim adamlarına göre, aynen ışığın bükülebilmesi gibi zaman da eğrilip, bükülebilir ve eğer doğru koşullar gerçekleşirse yani yeterli hız yakalanırsa önce geleceğe ve daha sonra da geçmişe sıçramak mümkün olabilir. Bunu zaman yolculuğu gibi basit kavramlarla karıştırmayın. Bu şu “an” ın da içinde olduğu bir kavram. Öyleyse ne demek bu? Bu soruya cevap verebileceğimi pek sanmıyorum, haddime de değil zaten. Ama bu soru etrafında dolaşıldığında dahi çok farklı yerlere çıkan kapılar bulabiliyor insan. Çok sevdiğim bir çizgi dizide bir keşiş (“Avatar”) hava, su, toprak ve ateşi bükebiliyordu. Tüm dünyayı kurtaracak kişi olan keşişin bile zaman üzerinde böyle bir gücü yoktu. Sonra “Matrix” ve “Neo” var. Ancak o da olaylara hükmeder gibiydi, zamana değil ya da ben öyle algılamıştım. “Aslında bir kaşık yoktu!” ve “Kırmızılı kadın da bir ajandı.” değil mi? Ya “Hiro” iç

“Herkes ötekidir ve hiç kimse kendisi değildir.*”

Bir cümle, bazen bir yerlerde okuduğunuz, bazen birinin söylediği, bir filmde duyduğunuz ya da birinin gözünüzün içine sokarcasına haykırdığı, bir konu hakkındaki tüm düşüncelerinizi aktarabilir. Öyle bir hisse kapılırsınız ki sanki ömrünüz boyunca düşünseniz, araştırsanız ve didinseniz görüşlerinizi, düşüncelerinizi bu kadar güzel, net ve öz olarak anlatamayacakmışsınız gibi gelir. Geçenlerde bir arkadaşla, hiç kimsenin etrafındakilere karşı dürüst ya da gerçekçi olmadığından konuşuyorduk. O gün bunu anlatmakta oldukça zorluk çekmiştim. Şimdi düşüncelerimi bu konuya bu kadar yoğunlaştırmışken bile zorlanıyorum. Yanlış anlaşılmaması için hemen belirteyim bu dürüstlük ya da gerçekçilik hayatın geneline karşı bir şey değil. İnsanların ikili ilişkilerinde kendilerine ve dışarıdakilere karşı olan dürüstlük ve gerçekçilikten bahsediyorum. Geçmişi doğal olarak bilemiyoruz ama bugün kimse karşısındakini gördüğü gibi kabul edip o şekilde yaklaşmıyor ve yargılamıyor. Kendi duyularımızla öğrendi