Hiç akıl tutulması yaşadınız mı? Bu durumda olan birinin ruheti haliyesini nasıl açıklarsınız? Bir çocuğa verdiğiniz kısa cevaplar bu olguyu açıklamakta yeterli olmayacaktır. Ama tanımı, açıklaması yapılamaz şeyler de benim pek hoşuma gitmez. Tıpkı karanlık gibi arkasında ne olduğunu göremediğim şeyler beni tedirgin eder. Belki de birçok insan benim gibi düşündüğü için derin duygusal ilişkiler yaşamakta zorlanıyorlardır. Bu yüzden mutlaka kendime bir açıklama yapabilmeliyim. Aslında yaptığım her açıklama sadece benim düşündüğüm şeyler olmayabilir. Ancak sizde gökkuşağını ilk görenin siz olduğunuzu ve bunu diğerlerinin de görmesi gerektiğini düşündüğünüz zamanlar yasamışsınızdır. Eğer gökkuşağının güzelliğini biriyle paylaşamayacaksam ne önemi kalıyor ki... Tıpkı iyi bir film izleyip hakkında hiç yorum yapamamak gibi...
İnsanlar tabii ki çeşitli nedenlerle akıl tutulması durumuna düşebilirler. Ama o nedenler burada konumuz dışında kalıyorlar biri dışında. Akıl tutulması denildiğinde benim aklıma ilk olarak âşık bir insan geliyor. Şimdi mantıklı nasıl bir açıklama yapabiliriz bu hale onu biraz irdeleyelim.
Bir tanım yapıyoruz bazen karşımızdaki ruh eşimizi tanımlarken "Beni tamamlıyor" diyoruz. Peki, bir şeyin tamamlanması için ne gerekir? Durun ben sizi çok yormadan söyleyeyim hemen; eksik olması. Diyelim ki böyle bir şeyi kendiniz için kabul ettiniz. Ya karşı taraf için! Bu bir zıtlık olmaz mı? Âşık olduğunuz kişide de bir takım eksiklikler olması kabul edilebilir bir durum mudur, kişi âşıksa? Âşık birey aslında kafasında bir imaj çizip ona âşık olmaz mı? Zaten aşkta bu imge bozulmaya başladığında kalkmaz mı ortadan? Mesela kız arkadaşınızın ağzının kokması çok mu abes ya da saçlarınızın artık o kadar da gür olmadığı gerçeği… Âşık olanlar bu tarz bilgileri ya atlarlar ya da kendileri için daha kabul edilebilir şekillere sokarlar. Çünkü aşkın algoritması hataları, eksikleri atlamak veya o bilgileri yeni şekillere sokmak üzere tasarlanmıştır. Diğer bir deyişle beynimiz – aklımız âşık olduğumuzda bir tutulma yaşamaya başlar ya da başlamalıdır.
Evet, burada yükselen sesleri duyar gibiyim. Ve evet eğer hala karşınızdakinde bir takım eksiklikler görüyorsanız tam olarak âşık değilsiniz demektir. Hiç bir insan mükemmel değil ve neyse ki bu değişmez bir gerçeklik. Filmlerde veya mitolojide rastladığımız süper kahramanlara bile mutlaka bir zayıf nokta yerleştiriliyor ki insanlar mükemmelliğin aidiyetinin kime ait olduğunu unutmasınlar. Burada akla direk gelen olguyu ben hemen belirteyim; Yüce yaratıcı. Ama bunun yanında birbirine âşık bir çiftin bireyleri de mükemmele yaklaşmış insanlardır, birbirleri için…
Sonuç olarak “Akıl tutulması” denilen şey çok da kötü bir durum değil (Eğer konumuz aşksa ki konumuz fazlasıyla aşka kaydı galiba…) İnsanın diğerlerinin kusurlarını örtebilecek, göremeyecek kadar akıl tutulması yaşaması normal hayatını çok da fazla etkilemiyorsa özlenmesi ve beklenmesi gereken bir durum. Akıl tutulmalarınız eksik olmasın diyerek bu konuya bir virgül koyalım. Belki daha sonra biraz daha derinlemesine inip daha iyi bir açıklama yapabiliriz...
İnsanlar tabii ki çeşitli nedenlerle akıl tutulması durumuna düşebilirler. Ama o nedenler burada konumuz dışında kalıyorlar biri dışında. Akıl tutulması denildiğinde benim aklıma ilk olarak âşık bir insan geliyor. Şimdi mantıklı nasıl bir açıklama yapabiliriz bu hale onu biraz irdeleyelim.
Bir tanım yapıyoruz bazen karşımızdaki ruh eşimizi tanımlarken "Beni tamamlıyor" diyoruz. Peki, bir şeyin tamamlanması için ne gerekir? Durun ben sizi çok yormadan söyleyeyim hemen; eksik olması. Diyelim ki böyle bir şeyi kendiniz için kabul ettiniz. Ya karşı taraf için! Bu bir zıtlık olmaz mı? Âşık olduğunuz kişide de bir takım eksiklikler olması kabul edilebilir bir durum mudur, kişi âşıksa? Âşık birey aslında kafasında bir imaj çizip ona âşık olmaz mı? Zaten aşkta bu imge bozulmaya başladığında kalkmaz mı ortadan? Mesela kız arkadaşınızın ağzının kokması çok mu abes ya da saçlarınızın artık o kadar da gür olmadığı gerçeği… Âşık olanlar bu tarz bilgileri ya atlarlar ya da kendileri için daha kabul edilebilir şekillere sokarlar. Çünkü aşkın algoritması hataları, eksikleri atlamak veya o bilgileri yeni şekillere sokmak üzere tasarlanmıştır. Diğer bir deyişle beynimiz – aklımız âşık olduğumuzda bir tutulma yaşamaya başlar ya da başlamalıdır.
Evet, burada yükselen sesleri duyar gibiyim. Ve evet eğer hala karşınızdakinde bir takım eksiklikler görüyorsanız tam olarak âşık değilsiniz demektir. Hiç bir insan mükemmel değil ve neyse ki bu değişmez bir gerçeklik. Filmlerde veya mitolojide rastladığımız süper kahramanlara bile mutlaka bir zayıf nokta yerleştiriliyor ki insanlar mükemmelliğin aidiyetinin kime ait olduğunu unutmasınlar. Burada akla direk gelen olguyu ben hemen belirteyim; Yüce yaratıcı. Ama bunun yanında birbirine âşık bir çiftin bireyleri de mükemmele yaklaşmış insanlardır, birbirleri için…
Sonuç olarak “Akıl tutulması” denilen şey çok da kötü bir durum değil (Eğer konumuz aşksa ki konumuz fazlasıyla aşka kaydı galiba…) İnsanın diğerlerinin kusurlarını örtebilecek, göremeyecek kadar akıl tutulması yaşaması normal hayatını çok da fazla etkilemiyorsa özlenmesi ve beklenmesi gereken bir durum. Akıl tutulmalarınız eksik olmasın diyerek bu konuya bir virgül koyalım. Belki daha sonra biraz daha derinlemesine inip daha iyi bir açıklama yapabiliriz...
Kalvyene sağlık kardeşim. Güzel bir yazı olmuş.
YanıtlaSilSeninle hemfikir olduğumu benim sanal konulu yazımda görebilirsin. Ben farklı bir açıdan yaklaşmıştım ama anafikir aynı..
Sevgiler
Evet kesinlikle... Bak bir gökkuşağı var tam aşkımın, İstanbul'umun üzerinde... ;)
YanıtlaSilOkumayanlar için bağlantıyı ekleyelim de onlarda görsün. (http://tarkan-cicek.blogspot.com/2008/12/sanal.html)
Çok guzel bı yazı..
YanıtlaSil