Ana içeriğe atla

Hicret

Dün hicri yılbaşımızdı. Yine dünyanın dört bir yanında bir takım yoldan sapmışlar mazlumları öldürüyordu. Dini, dili, ırkı ne olursa olsun mazlum her yerde mazlumdu dün yine. Dün bizim hicri yılbaşımızdı.

Neydi hicret? Dininden -yaşam şeklinden- dolayı hayatı çileler yumağına dönmüş mazlum insanların bir yerden başka bir yere göçmesi... Ve onun gibisi bir daha olmayacaktı.

Dün yine mel'unlar Müslümanları öldürüyorlardı. Tarih özellikle mi seçilmişti? Kibirlerini bir kez daha göstermek istercesine... Bu dünya üzerindeki kudretlerini sergilediler akıllarınca. En güçlü, en modern silahlarıyla saldırdılar dün. Dünde bir gün zehirli kılıçları vardı. Bugün lazer,uydu güdümlü füzeleri... Filistin'de, Suriye'de Allah'a inandığını söyleyen adamlar başka bir takım inançlı kişileri öldürdüler dün. Sırf başka bir peygambere inanıyor, yaşam şekli, konuştuğu dil farklı diye...

O inandığınız on emrin altıncısı ne diyor? Ne diyor o inandığınızı söylediğiniz Furkan! Tamam anladık şımardınız yeryüzünde ve kendinizi ilahlaştırdınız, tıpkı firavun gibi... İçinizde korku yok hiç ne bu dünya namına ne de ahiret... Peki, hiç sevgi ve merhamet de mi kalmadı? Nasıl öldürebiliyorsunuz bir çocuğu, bir bebeği daha görmemiş dünyayı ki sizin günahlarınıza ortak olsun!

Dün bizim yılbaşımızdı. Hicri... Hicretin yıl dönümüydü dün!

Büyük hicretlerin devri bitti. Evet. Ama mazlumların hicreti bitmeyecek hiçbir zaman. İsterseniz gelin benim de evimi alın, Mescid-i Aksa'yı alın. Alın Kabe'nin toprakları da sizin olsun. Ama benim kalbimdeki Kabe'mi, Mescidimi nasıl alacak, yok edeceksiniz? Bana her yer mescit kılınmış bire vicdansızlar. Onu da mı duymadınız! Bırakın onu bunu; "...biz ona şah damarından daha yakınız"* buyuran bir olan Allah'a inanıyorum ben. O'nu da içimden söküp alamazsınız ya.

Dünkü gibi, Bilal gibi koysanız göğsümün üzerine koca koca taşlar söküp alamazsınız ki imanımı. Elimle düzeltemiyorum, dilimle söylesem de kimse dinlemiyor diye vazgeçecek değilim ya. Ama kalbimdeki bu acının bir hesabı olmayacak mı sanıyorsun gerçekten? Çok güzel bir sözümüz var bizim; "Alma mazlumun ahını çıkar aheste aheste" diye. Bizim kitabımız ne diyor birçok yerinde biliyor musun? "...Allah aşırı gidenleri sevmez."** Sen de aşırıya gidenlerdensin dikkat et! Geçmişin geleceğinin aynasıdır. Unutma! Bugünün basit evren öğretileri bile ne diyor; evrene ne mesaj gönderirsen onu bulursun geleceğinde. O yüzden kork yarınından! Kork bir sonraki dünyandan...

Suriyeli, Lüblanlı, Filistinli kardeşim gel kapım açık senin hicretine. Taşları, toprakları ve içemeyecekleri o kap kara petrolleri onların olsun! Onların olsun aç gözlülükleri, bize vekil olarak Allah yeter!

"...Sen onlara aldırma. Allah'a tevekkül et. Vekil olarak Allah yeter."***

Bize vekil olarak Allah yeter!

* 50. Sure (Kâf Suresi), 16. Ayet

** 2. Sure (Bakara Suresi), 190. Ayet

*** 4. Sure (Nisâ Suresi), 81. Ayet

Yorumlar

Bu blogdaki popüler yayınlar

Nebula Bilişim 20 yaşında!

Bir misyon bir okul 20 yaşına ulaştı. Nebula Bilişim bugün itibariyle 20. Yılında… Bir masanın etrafında toplanmış dört kişi kafa kafaya ne yapacağımızı konuştuğumuz günleri dün gibi hatırlıyorum. Marka adı, logo-fatura-irsaliye-kartvizit tasarımları, muhasebe işlemleri, ofisin bulunması-dekorasyonu, kuruluş için gerekli resmi hazırlıklar. Neredeyse tüm işlemleri kendimiz yaptık. Elbette bazı arkadaşlarımızın desteklerini de hiç bir zaman unutmayacağız. Nebula’nın ilk kurulduğu günlerde maliyetlerimiz artmasın diye evimdeki masa üstü bilgisayar ve ekranlarımı ofise taşıyışım ve aylarca onları kullandığımız hala hatırımda. Mesela faks cihazına bütçe ayırmamak için yaptıklarımız bugünkü nesle çok komik gelirdi. Muhasebe yazılımı olarak kullandığımız çözümü adam etmek için az çaba sarf etmedik. Mutfak gereçlerimizi temiz tutmak için yaptıklarımızı kime anlatsam inanmaz! Aşağıdaki fotoğraflar çalışma ortamımızın ilk fotoğrafları olabilir. Yok merak etmeyin, bunları o eski günler ede...

Yardım Faaliyetleri ve Organizasyonu Hakkında

17 Ağustos 1999 depreminde sahada bizzat bulunmuştum. Yardım malzemesi yüklü kamyonlarla saha gitmiş. Elimizden gelen çabayı sergilemiştik. O gün kendi başına yapılan organizasyonların eğer çok boyutlu ve iyi planlanmamışsa başarıya ulaşmayacağını anlamıştım. Bugün geldimiz noktada 99 ile kıyaslanamayacak kadar çok yol kat etmiş durumdayız. Afet sonrası hazılıklar ve koordinasyon geçmiş ile kıyaslanamayacak kadar ileri seviyede. Yeterli mi? Değil! Daha iyi mümkün mü? Her zaman! Ancak bir konunun çok net altını çizmemiz gerekiyor. Sivil toplum kuruluşları ve yardım dernekleri bu tarz felaket anlarının vazgeçilmez kuruluşlarıdır. Onlar olmasa şu an şikayet edecek bir şeyimiz dahi olamazdı. Birkaç yıl önce (2011) bazı yardım kuruluşlarının (Deniz Feneri, Lösev ve Mehmetçik Vakfı) kurban bağışı organizasyonundaki usülsüzlükler ortaya çıkmıştı. Bu kuruluşların simsarlar ve aracılar tarafından kandırıldığı ve aslında ilgili vecibelerin ya hiç ya da eksik yerine getirildiği ortaya çıkmıştı. A...

Hazırlıklı olmak...

Türkiye'de 6 Şubat 2023 günü öyle bir deprem fırtınası yaşadık ki 10 şehrimiz hayatı tamamen durdurcak bir yıkımla karşı karşıya kaldı. Kahramanmaraş, Hatay, Malatya, Adıyaman gibi şehirlerimiz afeti aynı gün 2 kez yaşadı. Bu çağda bazı şeyleri uzun anlatmak çok zor. Çağ hızlı tüketim çağı ve bu nedenle uzun metinlerden hoşlanmıyoruz. Eğer varsa eskiler bile videoları tercih ediyor. Böyle bir girizgaha ne gerek vardı inanın ben de bilmiyorum. Belki de o kadar doluyum ki kısa kısa yazıp geçmek canımı sıkıyor. 17 Ağustos 1999 depreminde organize olabilecek bir ortam yokken sivil inisiyatif ile herkes bir işin ucundan tutmaya çalışmıştı. Naçizane bir şekilde ben de katkıda bulunmak için bir ekibin parçası olarak bölgeye gitmiştim. Elimizde 4 kamyon malzeme ile sokak sokak dolaşmış ve yardıma ihtiyacı olanlara yardım etmeye çalışmıştık. Sonunda ihtiyacı olanlara tam anlamıyla ulaşamadan ve bir yaraya doğru düzgün merhem olamadan dönmek zorunda kalmıştık. Yardım malzemelerini teslim ede...