Ana içeriğe atla

Uyan!

Ne oldu bu dünyaya, bu insanlara?

Suriye devleti vatandaşlarını katlediyor!

Irak kendi içinde bin parça, aynı dinin mensubları, aynı Peygamber(S.A.V.)'in ümmeti ve hatta aynı ana-babanın evlatları birbirini katlediyor.

Buda[1] eğer "reankarne" olduysa ve bir şekilde Myanmar'daki olayları görüyorsa ne hissediyordur? Karma felsefesi ne der acaba oradaki olaylara...

İsrail mel'unu kendinden olmayana zulmediyor. Onlardan olmak bizden uzak olsun! On emirlerinden biri olan "öldürme"[2] emrini nasıl algılıyorlar acaba...

Amerika ve Avrupa Libya'yı, Mısır'ı, Tunus'u birbirine katıyor. Kardeş kardeşi orada da katlediyor!

Fransa daha NATO'da karar imzalanmadan Libya "diktatörünün" üstüne bomba yağdırmaya başlıyor.

Gerçekten ezilen/ezildiğini düşünen halk kitleleri diktatörlerini/krallarını mumla arıyor. İnsanın aklına takılıyor: Bir kaç milyon insanın (bir kaç kişi değil, "küsüratı" belli olmayan milyonlar) ölümünden sonra Iraklı soruyor mudur: "Neredesin Saddam?" diye...

Üç beş "kurnaz" çıkıp bir film ile provokasyon olduğu çok belli bir işe soyunuyor. En korunaklı elçilikler olan Amerikan elçiliklerinden biri, Libya elçiliği, saldırıya uğruyor ve diplomatlarla bilikte elçi de öldürülüyor. Bir anda Müslümanlar "tü kaka" oluyor! Hiç düşünmez misin ki sen bu tepkiyi böyle vermesen o filmi kendileri izleyip kendileri çarpılacaklar! Ya şimdi...

Halklar sözde uyanıyor! Gerçekten uyanmamız için tam olarak ölmemiz mi gerekiyor? Öyle ya bu dünya uyku hali de, be Müslümanlar be İnsanlar daha ne kadar alet olacak, kullanılacak ve harcanacaksınız?

Dünya uğruna olan heveslerinizden dolayı hiç mi korkmazsınız? "O ne kötü alış veriştir"[3] uyarılarını hiç mi duymadınız?

Mezhepçiliğe daldınız. Daldınız da unuttunuz; “Ashabım, gökteki yıldızlar gibidir; hangisine uyarsanız hidayet bulursunuz.”[4] buyurduğunu Peygamber(S.A.V.)'in.

"Öldürme!"[1][2][5] emrinin nesini anlamadınız? Budizm'den, Museviliğe, Müslümanlığa kadar kaç kaynaktan daha okuman gerekecek.

"Yer yüzünde fesat çıkarmayın!"[6] denildiğinde ve uyarıldığında emrin kimden olduğunu da mı unuttun?

Hadi tüm kaynakları unuttun! Kendi dilinde okuduğun Kur'an'ı da mı inkar edeceksin? Yoksa siz de geçmişte helak olanlar gibi "Yeryüzünde fesat çıkarmayın"[6] denildiğinde, "Biz ancak ıslah edicileriz!"[7] diyenlerden misiniz?

Uyanın! Uyanın ve dönün inandığınızı iddia ettiğiniz Kitabın/Kitapların yoluna. Ashabın yolunda yürüyene bakmayın yan gözle dahi. Tutun, Kitabın öldürmeyin, eziyet etmeyin, fesat çıkartmayın diyen yollarını... Uyun gökteki yıldızlara ki doğru yolu, hidayet yolunu bulasınız! Biz ne kadar iyi örneksek dünya o kadar iyi...

Masum bir dünya istiyorsan eğer; parmağınla birini işaret ederken geride kalan parmaklarının seni gösterdiğini sakın unutma ve bir şeyleri düzeltmeye kendinden başla...

Notlar:


[1]
http://tr.wikipedia.org/wiki/Budizm

Geri


[2]
http://tr.wikipedia.org/wiki/10_Emir

Geri

[3]
3. Sure (Âl-i İmrân Suresi), 187. Ayet
Hani Allah, kendilerine kitap verilenlerden, "Onu (Kitabı) mutlaka insanlara açıklayacaksınız, onu gizlemeyeceksiniz" diye sağlam söz almıştı. Fakat onlar verdikleri sözü, arkalarına atıp onu az bir karşılığa değiştiler. Yaptıkları bu alış veriş ne kadar kötüdür.

Geri

[4] 

İbn Abdi’l Berr, Camiul- İlm, 2/91.

Geri

[5] 

4. Sure (Nisâ Suresi), 92. Ayet
Bir müminin bir mümini öldürmesi olacak şey değildir...

17. Sure (İsrâ Suresi), 33. Ayet

Haklı bir sebep olmadıkça, Allah'ın, öldürülmesini haram kıldığı cana kıymayın. Kim haksız yere öldürülürse, biz onun velisine yetki vermişizdir. Ancak o da (kısas yoluyla) öldürmede meşru ölçüleri aşmasın. Çünkü kendisine yardım edilmiştir.  

Geri

[6]
2. Sure (Bakara Suresi), 11. Ayet
Bunlara, "Yeryüzünde fesat çıkarmayın" denildiğinde, "Biz ancak ıslah edicileriz!" derler.

13. Sure (Ra'd Suresi), 25. Ayet

Allah'a verdikleri sözü, pekiştirilmesinden sonra bozanlar, Allah'ın korunmasını emrettiği şeyleri (akrabalık bağlarını) koparanlar ve yeryüzünde fesat çıkaranlar var ya; işte lânet onlara, yurdun kötüsü (cehennem) de onlaradır.

26. Sure (Şuarâ Suresi), 151. Ayet

"Yeryüzünde ıslaha çalışmayıp fesat çıkaran haddi aşmışların emrine itaat etmeyin."

Geri

[7]

2. Sure (Bakara Suresi) 10, 11, 12, 13. Ayetler
Kalplerinde münafıklıktan kaynaklanan bir hastalık vardır. Allah da onların hastalıklarını artırmıştır. Söyledikleri yalana karşılık da onlara elem dolu bir azap vardır.

Bunlara, "Yeryüzünde fesat çıkarmayın" denildiğinde, "Biz ancak ıslah edicileriz!" derler.


İyi bilin ki, onlar bozguncuların ta kendileridir. Fakat farkında değillerdir.


Onlara, "İnsanların inandıkları gibi siz de inanın" denildiğinde ise, "Biz de akılsızlar gibi iman mı edelim?" derler. İyi bilin ki, asıl akılsızlar kendileridir, fakat bilmezler.


Geri

Yorumlar

  1. Yazı üstüne söz söylemeye haddim olamaz...

    Allah razı olsun...

    YanıtlaSil

Yorum Gönder

Fikriniz varsa buradan buyurun...

Bu blogdaki popüler yayınlar

Nebula Bilişim 20 yaşında!

Bir misyon bir okul 20 yaşına ulaştı. Nebula Bilişim bugün itibariyle 20. Yılında… Bir masanın etrafında toplanmış dört kişi kafa kafaya ne yapacağımızı konuştuğumuz günleri dün gibi hatırlıyorum. Marka adı, logo-fatura-irsaliye-kartvizit tasarımları, muhasebe işlemleri, ofisin bulunması-dekorasyonu, kuruluş için gerekli resmi hazırlıklar. Neredeyse tüm işlemleri kendimiz yaptık. Elbette bazı arkadaşlarımızın desteklerini de hiç bir zaman unutmayacağız. Nebula’nın ilk kurulduğu günlerde maliyetlerimiz artmasın diye evimdeki masa üstü bilgisayar ve ekranlarımı ofise taşıyışım ve aylarca onları kullandığımız hala hatırımda. Mesela faks cihazına bütçe ayırmamak için yaptıklarımız bugünkü nesle çok komik gelirdi. Muhasebe yazılımı olarak kullandığımız çözümü adam etmek için az çaba sarf etmedik. Mutfak gereçlerimizi temiz tutmak için yaptıklarımızı kime anlatsam inanmaz! Aşağıdaki fotoğraflar çalışma ortamımızın ilk fotoğrafları olabilir. Yok merak etmeyin, bunları o eski günler ede...

Zamanı eğip, bükmek

Zaman, fiziki boyutların sanal olan dördüncüsü, elle tutulamayan. Zaman, içinde olayların ardı ardına gerçekleştiği boyut… Bilim adamlarına göre, aynen ışığın bükülebilmesi gibi zaman da eğrilip, bükülebilir ve eğer doğru koşullar gerçekleşirse yani yeterli hız yakalanırsa önce geleceğe ve daha sonra da geçmişe sıçramak mümkün olabilir. Bunu zaman yolculuğu gibi basit kavramlarla karıştırmayın. Bu şu “an” ın da içinde olduğu bir kavram. Öyleyse ne demek bu? Bu soruya cevap verebileceğimi pek sanmıyorum, haddime de değil zaten. Ama bu soru etrafında dolaşıldığında dahi çok farklı yerlere çıkan kapılar bulabiliyor insan. Çok sevdiğim bir çizgi dizide bir keşiş (“Avatar”) hava, su, toprak ve ateşi bükebiliyordu. Tüm dünyayı kurtaracak kişi olan keşişin bile zaman üzerinde böyle bir gücü yoktu. Sonra “Matrix” ve “Neo” var. Ancak o da olaylara hükmeder gibiydi, zamana değil ya da ben öyle algılamıştım. “Aslında bir kaşık yoktu!” ve “Kırmızılı kadın da bir ajandı.” değil mi? Ya “Hiro” iç...

Yardım Faaliyetleri ve Organizasyonu Hakkında

17 Ağustos 1999 depreminde sahada bizzat bulunmuştum. Yardım malzemesi yüklü kamyonlarla saha gitmiş. Elimizden gelen çabayı sergilemiştik. O gün kendi başına yapılan organizasyonların eğer çok boyutlu ve iyi planlanmamışsa başarıya ulaşmayacağını anlamıştım. Bugün geldimiz noktada 99 ile kıyaslanamayacak kadar çok yol kat etmiş durumdayız. Afet sonrası hazılıklar ve koordinasyon geçmiş ile kıyaslanamayacak kadar ileri seviyede. Yeterli mi? Değil! Daha iyi mümkün mü? Her zaman! Ancak bir konunun çok net altını çizmemiz gerekiyor. Sivil toplum kuruluşları ve yardım dernekleri bu tarz felaket anlarının vazgeçilmez kuruluşlarıdır. Onlar olmasa şu an şikayet edecek bir şeyimiz dahi olamazdı. Birkaç yıl önce (2011) bazı yardım kuruluşlarının (Deniz Feneri, Lösev ve Mehmetçik Vakfı) kurban bağışı organizasyonundaki usülsüzlükler ortaya çıkmıştı. Bu kuruluşların simsarlar ve aracılar tarafından kandırıldığı ve aslında ilgili vecibelerin ya hiç ya da eksik yerine getirildiği ortaya çıkmıştı. A...