Ana içeriğe atla

Haydarpaşa Garı

Hani anlatırlar ya romanlarda ve filmlerde bir şehrin simgesini. Böyle çok etkilendiğim simgesi yoktur benim İstanbul'umun. Tarihi eserler konusunda da çok hassas sayılmam aslında. Belki de tarihi bir semtte ve evde yaşıyor olmam bunda ki en büyük etkendir. Bilmiyorum! Ancak biraz önce haberlerde Haydarpaşa Garı'nın yandığını görünce içim cız etti. 

İlk üniversite yıllarımda Kütahya'dan İstanbul'a dönmek müthiş bir zevkti. Sırf denizin kokusunu içime çekebilmek ve o güzelim manzarayı görerek şehrime dönebilmek için trenle gider gelirdim. -Daha çok gelirdim diyelim.- Trenden indiğimde Haydarpaşa'nın merdivenlerinde durup o tuz ve yosun kokulu havayı ciğerlerime çeker ve vazgeçilmezim olan o manzaraya uzun uzun bakardım. Sonra vapura biner Haydarpaşa'nın uzaktan görünen gotik yapısı eşliğinde boğaza uzanır ve evime giderdim. Bu ritüel o kadar iyi gelirdiki bana Haydarpaşa'nın merdivenlerinde kendimi yenilemiş olurdum, daha evime bile gitmeden. Hala öylemi bilmiyorum. Ama benim kullandığım dönemde trenin on saat rötar yaptıgı bile olurdu. Ama dediğim gibi daha merdivenlere adım atar atmaz geride kalırdı hepsi.

Bir iki sene önce Haydarpaşa'yi etkileyebilecek bir proje atılmıştı ortaya.  Ona da şüphe ile yaklaşmıştım. Biraz inceledikten sonra ikna olmuştum Haydarpaşa'ya dokunulmayacağına. Şimdi yangın haberini duydugumda yine fevri bir şekilde küplere bindim. "Kesin bilerek yaktılar!" diye geçirdim aklımdan. Öyle eylemlere çok katılan biri olmasamda orayı korumak için yapılacak eylemleri desteklemek için elimden geleni yaparım. (Çok fazla böyle anım kalmadı sanırım...)

Bina yanarkenki ve söndürüldükten sonraki görüntüleri gerçekten canımı yaktı. Baya baya üzüldüm. Sanırım o yılları çok özlüyor olmam da önemli bir faktör. Umarım bir an önce onarılıp yeniden hizmete açılır. Tren seferlerinin iptal edilmesini de istemiyorum. Ne olursa olsun Anadolu'nun İstanbul'a açılan kapısı Haydarpaşa olmalı bence...

Yorumlar

Bu blogdaki popüler yayınlar

Nebula Bilişim 20 yaşında!

Bir misyon bir okul 20 yaşına ulaştı. Nebula Bilişim bugün itibariyle 20. Yılında… Bir masanın etrafında toplanmış dört kişi kafa kafaya ne yapacağımızı konuştuğumuz günleri dün gibi hatırlıyorum. Marka adı, logo-fatura-irsaliye-kartvizit tasarımları, muhasebe işlemleri, ofisin bulunması-dekorasyonu, kuruluş için gerekli resmi hazırlıklar. Neredeyse tüm işlemleri kendimiz yaptık. Elbette bazı arkadaşlarımızın desteklerini de hiç bir zaman unutmayacağız. Nebula’nın ilk kurulduğu günlerde maliyetlerimiz artmasın diye evimdeki masa üstü bilgisayar ve ekranlarımı ofise taşıyışım ve aylarca onları kullandığımız hala hatırımda. Mesela faks cihazına bütçe ayırmamak için yaptıklarımız bugünkü nesle çok komik gelirdi. Muhasebe yazılımı olarak kullandığımız çözümü adam etmek için az çaba sarf etmedik. Mutfak gereçlerimizi temiz tutmak için yaptıklarımızı kime anlatsam inanmaz! Aşağıdaki fotoğraflar çalışma ortamımızın ilk fotoğrafları olabilir. Yok merak etmeyin, bunları o eski günler ede...

Yardım Faaliyetleri ve Organizasyonu Hakkında

17 Ağustos 1999 depreminde sahada bizzat bulunmuştum. Yardım malzemesi yüklü kamyonlarla saha gitmiş. Elimizden gelen çabayı sergilemiştik. O gün kendi başına yapılan organizasyonların eğer çok boyutlu ve iyi planlanmamışsa başarıya ulaşmayacağını anlamıştım. Bugün geldimiz noktada 99 ile kıyaslanamayacak kadar çok yol kat etmiş durumdayız. Afet sonrası hazılıklar ve koordinasyon geçmiş ile kıyaslanamayacak kadar ileri seviyede. Yeterli mi? Değil! Daha iyi mümkün mü? Her zaman! Ancak bir konunun çok net altını çizmemiz gerekiyor. Sivil toplum kuruluşları ve yardım dernekleri bu tarz felaket anlarının vazgeçilmez kuruluşlarıdır. Onlar olmasa şu an şikayet edecek bir şeyimiz dahi olamazdı. Birkaç yıl önce (2011) bazı yardım kuruluşlarının (Deniz Feneri, Lösev ve Mehmetçik Vakfı) kurban bağışı organizasyonundaki usülsüzlükler ortaya çıkmıştı. Bu kuruluşların simsarlar ve aracılar tarafından kandırıldığı ve aslında ilgili vecibelerin ya hiç ya da eksik yerine getirildiği ortaya çıkmıştı. A...

Hazırlıklı olmak...

Türkiye'de 6 Şubat 2023 günü öyle bir deprem fırtınası yaşadık ki 10 şehrimiz hayatı tamamen durdurcak bir yıkımla karşı karşıya kaldı. Kahramanmaraş, Hatay, Malatya, Adıyaman gibi şehirlerimiz afeti aynı gün 2 kez yaşadı. Bu çağda bazı şeyleri uzun anlatmak çok zor. Çağ hızlı tüketim çağı ve bu nedenle uzun metinlerden hoşlanmıyoruz. Eğer varsa eskiler bile videoları tercih ediyor. Böyle bir girizgaha ne gerek vardı inanın ben de bilmiyorum. Belki de o kadar doluyum ki kısa kısa yazıp geçmek canımı sıkıyor. 17 Ağustos 1999 depreminde organize olabilecek bir ortam yokken sivil inisiyatif ile herkes bir işin ucundan tutmaya çalışmıştı. Naçizane bir şekilde ben de katkıda bulunmak için bir ekibin parçası olarak bölgeye gitmiştim. Elimizde 4 kamyon malzeme ile sokak sokak dolaşmış ve yardıma ihtiyacı olanlara yardım etmeye çalışmıştık. Sonunda ihtiyacı olanlara tam anlamıyla ulaşamadan ve bir yaraya doğru düzgün merhem olamadan dönmek zorunda kalmıştık. Yardım malzemelerini teslim ede...