Ana içeriğe atla

Toyota Pazarlama Ve Satış Anonim Şirketi

Türkiye’nin en kötü müşteri memnuniyetine sahip firma: Toyota. Onlarca telefon görüşmesi, sayısız yazılı başvuruma rağmen, haksız olduğumu düşündüklerini söylemek için dahi tarafıma dönmemiş bir firmadan bahsediyorum.

Japonya ve Avrupa bölgesine dahi şikâyetlerimi ilettim. Ancak Türkiye’de farklı bir firma olduğunu ve tüm şikâyetlerle ilgilenmesi gerekenlerin onların olduğunu öğrendim. (Satışı başka firma, üretimi başka firma yapıyormuş Türkiye’de) Onları kime şikâyet edeceğimi sorduğumdaysa hiçbir cevap alamadım. Bu Toyota'nın dışarıda da berbat bir müşteri memnuniyeti anlayışı olduğunu gösteriyor.

Eğer Türkiye’de araç almayı düşünüyorsanız listenizden Toyota’yı hemen silin. Firmaların kalitesi sorunlu zamanlarda ortaya çıkar. Sorununuz yokken tüm firmaların müşteri memnuniyeti üst sınıftır. SAKIN Toyota  ALMAYIN!

Toyota Pazarlama Ve Satış Anonim Şirketi’ndeki herkes çok acil müşteri memnuniyeti eğitiminden geçmeliler. İçyapılarını sorgulamalılar.

*Internette arayanlar bulsun diye etiketler: Toyota, Corolla, şikayet, memnuniyet, sorun, alınır mı alınmaz mı, satılık, karşılaştırma.

Siz siz olun alacağınız aracın fiyatına bakarak iyi hizmet alacağınızı sanmayın.

Not: Merak eden olursa bana eposta atsın tüm detayları paylaşırım. Bir kişiyi bile Toyota almaktan kurtarabilirsem sevaba girerim.

Not 2: Allah'tan benim babam Toyota gibi adam değil!

Yorumlar

  1. Sevgili Erkan !

    Bu girdiğin post ta yazdığın her kelimenin altına imzamı atarım. TOYOTA MÜŞTERİ HİZMETLERİ ve SERVİS mi ? AÇ ÇÖPE. 3.5 yıldır arabamın teknik kontrolü için teknik koordinatör bekliyorum. Sonuç sıfır. Arabanın garantisini doldurdular, hiç bir hareket yok. Resmen insanla alay ediyorlar. Berbat ötesi haldeler. Bende de TOYOTA ile ilgili bir yığın hikaye var. İsteyen olursa paylaşırım. REZALET ve YAZIKLAR OLSUN TOYOTA markasına.
    41.000 US$ sayıp TOYOTA aldık. SONUÇ REZALET. SAKININ DİYORUM HERKESE

    YanıtlaSil
  2. Ali Abi,

    Ben olayı mahkemeye kadar taşımak için yasal sürenin dolmasını bekliyorum. Elimden geldiğince de her mecrada paylaşacağım yaşadıklarımı...

    YanıtlaSil

Yorum Gönder

Fikriniz varsa buradan buyurun...

Bu blogdaki popüler yayınlar

Belki üstümüzden bir kuş geçer

Uzunca zamandır okuyorum. Hem de oldukça fazla. Okuduklarından bende yer edenlerin sayısı çok fazla değil. Bir yazarın belki onlarca eserini okuyor ama içlerinden bir tanesine tav oluyorum. Yüzlerce sayfalık bir şiir kitabından bazen sadece bir tane şiir çıkıyor; acaba benim anladığımı mı yazmış şair dediğim. Ya da bir kitabın bir tek cümlesi beni mest etse yetiyor bana. Uzunca zamandır müzik de dinliyorum. Çok farklı şeyler değil. Ama yinede arada yakaladığım bana özel şeyler de oluyor. Bir şarkının tek bir cümlesi ya da tüm albümdeki tek bir melodi beni alıp götürebiliyor çok uzaklara. Dün aklıma gelmemişti adı Yüksek Sadakat'in "Belki üstümüzden bir kuş geçer" şarkısının. Grup çok başarılı mı? Bence değil. Ama öyle birkaç şarkısı var ki; eh be adam nasıl yazdın bunları dedirtiyor. Gül renginde gün doğarken Boğazdan gemiler usulca geçerken Gel çıkalım bu şehirden Ağaçlar,gökyüzü ve toprak uyurken Dolaşalım kumsallarda Çılgın kalabalık artık uzaklarda Yorulu

"Allahumme ecirna min şerri siyaset"*

*Baştan söyleyeyim başlıktaki söz; "Allah'ım beni siyasetin şerrinden koru" anlamına geliyor ve koca bir külliyata imza atmış Said Nursi'ye atfediliyor. Ortam o kadar kirlendi ki, artık görüş açıklamaktan çekinir oldum. Geçmişim ortada. Sempati duyduklarım da eleştirdiklerim de... Orta bir yol tutturmaya çalışırken desteklediklerim de karşı çıktıklarım da burada yazılı olarak duruyor. FEM’e gittiğim, ilk üniversite yılımda "hizmetin" yurdunda kaldığım da geçmişimin bir parçası. Bir dönem destekçileri olduğum da... Hatta eleştirilerimin tamamını kapalı kapılar ardında yapıp, partizancasına savunduğum dönemleri de hatırlıyordur arkadaşlarım. Bu nedenle "hizmet" denilen olgunun ne olduğunu az çok bildiğimi düşünürüm. Hatta bir dönem içlerindeki hemen herkesin halisane bir şekilde çalıştığına da bizzat şahidim. Ancak o dönem o kadar kısa sürdü ki... Eminim şu an bile deli gibi memleket ve din adına çalışan, ne yapıyorsa bu uğurda yaptığını düşünen bi

Zamanı eğip, bükmek

Zaman, fiziki boyutların sanal olan dördüncüsü, elle tutulamayan. Zaman, içinde olayların ardı ardına gerçekleştiği boyut… Bilim adamlarına göre, aynen ışığın bükülebilmesi gibi zaman da eğrilip, bükülebilir ve eğer doğru koşullar gerçekleşirse yani yeterli hız yakalanırsa önce geleceğe ve daha sonra da geçmişe sıçramak mümkün olabilir. Bunu zaman yolculuğu gibi basit kavramlarla karıştırmayın. Bu şu “an” ın da içinde olduğu bir kavram. Öyleyse ne demek bu? Bu soruya cevap verebileceğimi pek sanmıyorum, haddime de değil zaten. Ama bu soru etrafında dolaşıldığında dahi çok farklı yerlere çıkan kapılar bulabiliyor insan. Çok sevdiğim bir çizgi dizide bir keşiş (“Avatar”) hava, su, toprak ve ateşi bükebiliyordu. Tüm dünyayı kurtaracak kişi olan keşişin bile zaman üzerinde böyle bir gücü yoktu. Sonra “Matrix” ve “Neo” var. Ancak o da olaylara hükmeder gibiydi, zamana değil ya da ben öyle algılamıştım. “Aslında bir kaşık yoktu!” ve “Kırmızılı kadın da bir ajandı.” değil mi? Ya “Hiro” iç