Ana içeriğe atla

Son şampiyon: Bursaspor

Trabzon'un inanılmaz direnci, Beşiktaş'ın tam bir şeref örneği sergilemesi sonucu Bursa hak ettiği şampiyonluğu aldı. Adını bile anmak istemediğim o takım da haline yansın artık... Ama olsun en azından 2 dakikalık bir sevinç yaşadılar.

Ertuğrul Hoca ve tüm öğrencilerini kutluyorum. Çok fazla bağırmadan, efendi gibi işler yaparak da bir şeyler yapabileceğini kanıtladılar. Bence Ertuğrul Hoca’nın Beşiktaş'ta alacağı bir şampiyonluk bu kadar değerli olamazdı. Her şeyin para olmadığı, inancın ve dayanışmanın cebinin şişkinliğinden önemli olduğunu da göstermiş oldular.

Bu arada Kadıköy kutlamaları hakkındaki geyikleri de es geçmeyelim. İşte en sevdiklerim:

Uludağ gazozunda çıkan şifreyi AZIZE yaz 1907’ye gönder. Şampiyonluk kapak olsun…
* Atkı 19,95 TL, forma 89 TL, maç bileti 100 TL, Fener’in şakadan şampiyonluk sevinci paha biçilemez...
* Sazan yaz, 1907 ye gönder, konfeti atıp sahaya insinler.
Playstation’ı kapatın… Hadi yataklarınıza.
* Kadıköy'deki şampiyonluk kutlamaları Bursa'daki kutlamaları gölgede bıraktı.
* Sazan yaz 1907 ye gönder timsah yürüyüşü cebine gelsin.

Yorumlar

  1. 24 saattir dışa vurmuş FB karşıtlığını analiz için kaç sosyal psikolog gerekir..?
    Suat

    YanıtlaSil
  2. Suat'ım sosyoloji okuyan biri olarak dışa vurmuş olan düşmanlığın nedenine bakmak gerekir diyorum.

    Yılın en başarılı spor kulubü olup da bu kadar nefret toplayabiliyorsa bir organizasyon kendini sorgulamalıdır. (Futbol dışında neredeyse bütün branşlarda ya finalist ya da şampiyonsunuz.)

    Ayrıca kabul et ki, son 2 dakika da yaşananlar kolay kolay unutulabilecek gibi değil...

    YanıtlaSil
  3. Fenerbahçemiz şampiyonluk için gösterebileceği tüm performansını gösterdi. Ama bazen olmayınca olmuyor derler ya işte öyle bir durum söz konusu oldu o gece... Maç bitiminde yaşanan tatsız ve yanlış anonsun sorumlularına eminizki yönetimimiz gerekeni yapacaktır...
    Malum meyve veren ağaç hep taşlanır...
    Sevmek bir ömür sürer sevişmek 2 dk...:-)
    Suat

    YanıtlaSil

Yorum Gönder

Fikriniz varsa buradan buyurun...

Bu blogdaki popüler yayınlar

Belki üstümüzden bir kuş geçer

Uzunca zamandır okuyorum. Hem de oldukça fazla. Okuduklarından bende yer edenlerin sayısı çok fazla değil. Bir yazarın belki onlarca eserini okuyor ama içlerinden bir tanesine tav oluyorum. Yüzlerce sayfalık bir şiir kitabından bazen sadece bir tane şiir çıkıyor; acaba benim anladığımı mı yazmış şair dediğim. Ya da bir kitabın bir tek cümlesi beni mest etse yetiyor bana. Uzunca zamandır müzik de dinliyorum. Çok farklı şeyler değil. Ama yinede arada yakaladığım bana özel şeyler de oluyor. Bir şarkının tek bir cümlesi ya da tüm albümdeki tek bir melodi beni alıp götürebiliyor çok uzaklara. Dün aklıma gelmemişti adı Yüksek Sadakat'in "Belki üstümüzden bir kuş geçer" şarkısının. Grup çok başarılı mı? Bence değil. Ama öyle birkaç şarkısı var ki; eh be adam nasıl yazdın bunları dedirtiyor. Gül renginde gün doğarken Boğazdan gemiler usulca geçerken Gel çıkalım bu şehirden Ağaçlar,gökyüzü ve toprak uyurken Dolaşalım kumsallarda Çılgın kalabalık artık uzaklarda Yorulu

"Allahumme ecirna min şerri siyaset"*

*Baştan söyleyeyim başlıktaki söz; "Allah'ım beni siyasetin şerrinden koru" anlamına geliyor ve koca bir külliyata imza atmış Said Nursi'ye atfediliyor. Ortam o kadar kirlendi ki, artık görüş açıklamaktan çekinir oldum. Geçmişim ortada. Sempati duyduklarım da eleştirdiklerim de... Orta bir yol tutturmaya çalışırken desteklediklerim de karşı çıktıklarım da burada yazılı olarak duruyor. FEM’e gittiğim, ilk üniversite yılımda "hizmetin" yurdunda kaldığım da geçmişimin bir parçası. Bir dönem destekçileri olduğum da... Hatta eleştirilerimin tamamını kapalı kapılar ardında yapıp, partizancasına savunduğum dönemleri de hatırlıyordur arkadaşlarım. Bu nedenle "hizmet" denilen olgunun ne olduğunu az çok bildiğimi düşünürüm. Hatta bir dönem içlerindeki hemen herkesin halisane bir şekilde çalıştığına da bizzat şahidim. Ancak o dönem o kadar kısa sürdü ki... Eminim şu an bile deli gibi memleket ve din adına çalışan, ne yapıyorsa bu uğurda yaptığını düşünen bi

Zamanı eğip, bükmek

Zaman, fiziki boyutların sanal olan dördüncüsü, elle tutulamayan. Zaman, içinde olayların ardı ardına gerçekleştiği boyut… Bilim adamlarına göre, aynen ışığın bükülebilmesi gibi zaman da eğrilip, bükülebilir ve eğer doğru koşullar gerçekleşirse yani yeterli hız yakalanırsa önce geleceğe ve daha sonra da geçmişe sıçramak mümkün olabilir. Bunu zaman yolculuğu gibi basit kavramlarla karıştırmayın. Bu şu “an” ın da içinde olduğu bir kavram. Öyleyse ne demek bu? Bu soruya cevap verebileceğimi pek sanmıyorum, haddime de değil zaten. Ama bu soru etrafında dolaşıldığında dahi çok farklı yerlere çıkan kapılar bulabiliyor insan. Çok sevdiğim bir çizgi dizide bir keşiş (“Avatar”) hava, su, toprak ve ateşi bükebiliyordu. Tüm dünyayı kurtaracak kişi olan keşişin bile zaman üzerinde böyle bir gücü yoktu. Sonra “Matrix” ve “Neo” var. Ancak o da olaylara hükmeder gibiydi, zamana değil ya da ben öyle algılamıştım. “Aslında bir kaşık yoktu!” ve “Kırmızılı kadın da bir ajandı.” değil mi? Ya “Hiro” iç