Ne kadar doğrudur tam olarak bilmiyorum. Ancak böyle bir anlayışı günümüzdeki Müslümanlar ile kıyasladığımda çok doğru ve O'na yakışır geliyor. O ki teravih namazlarını camii yerine evinde kılan peygamber; camide kılarımda ümmetime görev olarak kalır diye korkan peygamber. İbadetlerinde yalnızlığı tercih eden de O, en ufak canlıya eziyet etmekten imtina eden de...
Bir de günümüz Müslümanlarına bakin. İbadetin en üste çıkması gereken aylarda herkes ayrı bir gezi merakında. Hadi Eyüp Sultan'a gidelim diye evden çıkılıp, oraya kadar gitmişken bir Feshane’ye de uğrayalım ile biten geceler. (Bu ibadete giderken yolda, trafikte harcanan uzunca saatler.) Sözde ibadet yapmaya gidip sıkışan trafiğin için de onca insanin ahını alan Müslümanlar. Bir insana zarar vermeniz için illa ki onu beddua seviyesinde kızdırmanız gerekmez. İstemeden buğz etse bile yeter. O'nun ümmetinin bunlardan ölesiye korkması lazım.
Şimdi diyeceksiniz ki bu da nereden çıktı. Önceki akşam ofisten evime neredeyse 2 saatte ulaştım. (Mesafe yalnızca 6,5 KM ve saat gece 10’du. Eve vardığımdaysa 12'ye geliyordu.) Hem de trafiğin aksi yönünde oturuyor olmama rağmen. Eyüp güzergâhında oturanlar ne yapmıştır bilmiyorum. Bu gece de aynı şey ve hatta neredeyse her gece, Ramazan ayı başladığından beri...
Sonuç olarak korkmak lazım ey dostlar. O'na layık olalım derken O'ndan uzaklaşmamak için. Korkmak lazım başkalarına zarar vermekten.
Yorumlar
Yorum Gönder
Fikriniz varsa buradan buyurun...