Ana içeriğe atla

İyilerin siyah giydiği bir dünyada beyaz giyen bir siyah!

Çok uzunca bir zamandır kullandığım ve dile getirdiğim bir cümle:"İyilerin siyah giydiği bir dünyada beyaz giyen bir siyah!"Aslında bu benim son zamanlardaki ruh halimi anlatmak için kullandığım bir tanımlamaydı. Sanırım O’na da uyuyor bu tanım. Ama farklı bir şekilde...

Malum pop müziğin bence de tartışmasız kralı olan Michael Jackson dünya sahnesinden çekildi ve son günlerde Michael Jackson ile ilgili o kadar doğru-yanlış haber çıktı ki ölümünden sonra bile rahat edemedi sanırım. Sonuçta her şey dönüp dolaşıp maddiyata saplanıyor nede olsa. Albümleri yeniden liste başı oluyor, şarkıları müzik listelerinde -hem de birçok ülkede- yeniden bir numaraya oturuyor. Tabii dolayısıylada bu yeni gelir kapısını canlı tutmak için bir ton haber servis ediliyor. Geçenlerde okuduğum bu haberlerden biri de; Jackson'ın Müslüman olduğu ve bu yüzden de ailesinin isteğiyle Müslüman adetlerine göre defnedileceği yönündeydi. Ne dersiniz üzerindeki doğal siyah giysiden kurtulmak için hem servetinden hem de sağlığından olan Jackson, son yolculuğuna gerçektende beyazlar içinde çıkmış olabilir mi?

Yorumlar

  1. Benim okuduğum kadarı ile hastalıktan dolayı beyazlaşmış. Bi araştır istersen. Beyaz olmaya uğraştığı için değil yani.

    YanıtlaSil
  2. Doğru olabilir. Malum iştahı kabardığında basın denilen canavar her türlü haberi servis edebiliyor. Ancak bu yeni bir olay değil. Kullandığı ilaçlar ve estetik ameliyatların sayısı hakkında çok sayıda rivayet var.

    Her neyse geçmişi ne olursa olsun. Umarım, en azından şimdi huzur içinde, rahattır ve beyazlar içinde bir siyahtır.

    YanıtlaSil
  3. Bu dünyada bu tip insanlarla birlikte yaşadığımıza bazen inanamıyorum.Para için birbirimizi öldürüyoruz,para için doğayı kirletip,çocuklarımızın geleceğini yok ediyoruz.,para için ölen insanları bile rahat bırakmıyoruz.Bazısını putlaştırıp,bazısını yerden yere vuruyoruz.Ve her gece tüm bu çirkinliğe rağmen rahat rahat yatağımızda uyuyabiliyoruz.

    Pek çok sefer çok fazla eleştiri almama rağmen söylemişimdir.Gene söyleyeceğim,en azından İstanbulu kurtarmak adına 8. lı bir deprem istiyorum.Belki bende dahil bir çok insan ölecek ama geride kalanların bizlerden daha iyi olabilecekleri konusunda umudum var.

    Artık bünyem kaldırmıyor bu dünyaya,adeta foseptik çukuru gibi bir yer burası ve siz ne kadar kaçarsanız kaçın bir şekilde pislik size de sıçrıyor.

    Galiba fazla şiddet içerikli bir yorum oldu ama bu aralar idare edin böyleyim.Potansiyel teröristler gibi aklımdan toplu katliamlar geçiyor.Kendi düşüncelerimden ben korkuyorum...

    YanıtlaSil
  4. Öncelikle bir söz -senin de bildiğine emin olduğum- bu düşünceni değiştirir diye umud ediyorum; "Gelen gideni aratır!"

    Diğer yandan ise sana katılıyorum dünya git gide daha yaşanmaz bir yer oluyor. Ancak buna rağmen insanlara (hala insanlığını koruyanlara yani şekli insan olanları kastetmiyorum) her zaman şans tanınması gerektiğine inanıyorum. Bir önceki gönderimdeki cümleninde buraya çok güzel uyacağını düşünüyorum. "Utancı tüm yaşamını kaplamış insanlar bile uğrunda yaşamaya değecek şeylere sahiptirler: Yaptıklarını düzeltmeye çalışmak gibi."

    Son olarak da bizim toplumuzda önceden beri varolan ve etkisi kaybolmaya yüz tutmuş olsada uygulanan ölüye -sadece öldüğü için bile olsa- saygı gösterme geleneğini hatırlatarak son noktayı koyayım. Ne dersin, belki de tüm eleştirdiğimiz yönlerimize, eksiklerimize rağmen hoşgörü ve geçmiş köklü geleneklerimizle geleceğin umudu bizler oluruz!

    YanıtlaSil
  5. Ben de bu konudakı dusuncelerımı

    http://beyazkedi-silbastanbaslamakgerekbazen.blogspot.com/2009/06/yldzlar-yalnz-olur.html

    yazmıstım...
    Onun ıcın cok uzgunum...

    YanıtlaSil
  6. Bu yorumu hem buraya (http://www.erkansen.com/2009/07/iyilerin-siyah-giydigi-bir-dunyada.html) hem de Öykü'nün bloguna (http://beyazkedi-silbastanbaslamakgerekbazen.blogspot.com/2009/06/yldzlar-yalnz-olur.html) girmek istedim. O yüzden de iki sayfanın bağlantılarınıda bir kez daha verdim.

    Bu yazılar ve yorumlar ne kadar haklı olduğumuda gösteriyor aslında. Bizim toplumumuzda vefat edenin arkasından kötü konuşulmaz ve bunda kim ve ne olduğuna da bakılmaz.

    Son kez aynı cümleyle; "İyilerin siyah giydiği bir dünyada beyaz giyen bir siyah!"

    Sevgiler.

    YanıtlaSil

Yorum Gönder

Fikriniz varsa buradan buyurun...

Bu blogdaki popüler yayınlar

Zamanı eğip, bükmek

Zaman, fiziki boyutların sanal olan dördüncüsü, elle tutulamayan. Zaman, içinde olayların ardı ardına gerçekleştiği boyut… Bilim adamlarına göre, aynen ışığın bükülebilmesi gibi zaman da eğrilip, bükülebilir ve eğer doğru koşullar gerçekleşirse yani yeterli hız yakalanırsa önce geleceğe ve daha sonra da geçmişe sıçramak mümkün olabilir. Bunu zaman yolculuğu gibi basit kavramlarla karıştırmayın. Bu şu “an” ın da içinde olduğu bir kavram. Öyleyse ne demek bu? Bu soruya cevap verebileceğimi pek sanmıyorum, haddime de değil zaten. Ama bu soru etrafında dolaşıldığında dahi çok farklı yerlere çıkan kapılar bulabiliyor insan. Çok sevdiğim bir çizgi dizide bir keşiş (“Avatar”) hava, su, toprak ve ateşi bükebiliyordu. Tüm dünyayı kurtaracak kişi olan keşişin bile zaman üzerinde böyle bir gücü yoktu. Sonra “Matrix” ve “Neo” var. Ancak o da olaylara hükmeder gibiydi, zamana değil ya da ben öyle algılamıştım. “Aslında bir kaşık yoktu!” ve “Kırmızılı kadın da bir ajandı.” değil mi? Ya “Hiro” iç...

Belki üstümüzden bir kuş geçer

Uzunca zamandır okuyorum. Hem de oldukça fazla. Okuduklarından bende yer edenlerin sayısı çok fazla değil. Bir yazarın belki onlarca eserini okuyor ama içlerinden bir tanesine tav oluyorum. Yüzlerce sayfalık bir şiir kitabından bazen sadece bir tane şiir çıkıyor; acaba benim anladığımı mı yazmış şair dediğim. Ya da bir kitabın bir tek cümlesi beni mest etse yetiyor bana. Uzunca zamandır müzik de dinliyorum. Çok farklı şeyler değil. Ama yinede arada yakaladığım bana özel şeyler de oluyor. Bir şarkının tek bir cümlesi ya da tüm albümdeki tek bir melodi beni alıp götürebiliyor çok uzaklara. Dün aklıma gelmemişti adı Yüksek Sadakat'in "Belki üstümüzden bir kuş geçer" şarkısının. Grup çok başarılı mı? Bence değil. Ama öyle birkaç şarkısı var ki; eh be adam nasıl yazdın bunları dedirtiyor. Gül renginde gün doğarken Boğazdan gemiler usulca geçerken Gel çıkalım bu şehirden Ağaçlar,gökyüzü ve toprak uyurken Dolaşalım kumsallarda Çılgın kalabalık artık uzaklarda Yorulu...

Nebula Bilişim 20 yaşında!

Bir misyon bir okul 20 yaşına ulaştı. Nebula Bilişim bugün itibariyle 20. Yılında… Bir masanın etrafında toplanmış dört kişi kafa kafaya ne yapacağımızı konuştuğumuz günleri dün gibi hatırlıyorum. Marka adı, logo-fatura-irsaliye-kartvizit tasarımları, muhasebe işlemleri, ofisin bulunması-dekorasyonu, kuruluş için gerekli resmi hazırlıklar. Neredeyse tüm işlemleri kendimiz yaptık. Elbette bazı arkadaşlarımızın desteklerini de hiç bir zaman unutmayacağız. Nebula’nın ilk kurulduğu günlerde maliyetlerimiz artmasın diye evimdeki masa üstü bilgisayar ve ekranlarımı ofise taşıyışım ve aylarca onları kullandığımız hala hatırımda. Mesela faks cihazına bütçe ayırmamak için yaptıklarımız bugünkü nesle çok komik gelirdi. Muhasebe yazılımı olarak kullandığımız çözümü adam etmek için az çaba sarf etmedik. Mutfak gereçlerimizi temiz tutmak için yaptıklarımızı kime anlatsam inanmaz! Aşağıdaki fotoğraflar çalışma ortamımızın ilk fotoğrafları olabilir. Yok merak etmeyin, bunları o eski günler ede...