Ana içeriğe atla

Susmak

Birçok şeye susuyorum uzun zamandır. Birinin yaptıklarına, birinin söylediklerine, bir diğerinin varlığına... Görmüyor, duymuyor ya da bilmiyorum.

Şimdi görmediklerimi yarın hatırlayacak değilim. Şimdi duymadıklarımı yarın konuşacak değilim. Şimdi bilmediklerimi yarın öğrenecek değilim. Ama birşey var ki mutlaka görmeli, duymalı, bilmeli; öküz ölürse ortaklık bozulur!

Yapılanlar umursanmaz, söylenenler unutulur. Görülmemiş şey hatırlanmaz. Daha önce dinlemediğin bir şarkının melodisi de olmaz hatırası da. Bilmediğim bir konuda konuşacak kadar ahmak da değilim. Ama... Ben gerçekten dışarıdan göründüğüm kadar saf, salak ya da aptal mıyım? Eğer öyleyse sorun yok! Ama yok değilse beni tutan tek şey "öküz". Bu böyle bilinmeli...

Yorumlar

  1. Sen niye sinirlendin acaba bu kadar.

    YanıtlaSil
  2. Susmak ...Yaşadıklarımı susabilmek..Susmak düşünmek demek ve sen başarıyorsan ne mutlu sana..

    Gerçi son cümlelerinden biraz kızgın olduğun anlamı çıkıyor ama bunu da bir tek sen bilebilirsin..Sustuysan bizim ki sadece zandır...

    düşüncelerin sana huzur getirecekse sabit kalsın...

    saygılar..

    YanıtlaSil
  3. Kızgın ya da sınırlı değilim ve fakat farkındayım, farkındalığım ile susuyorum.

    YanıtlaSil
  4. Görmezden gelerek susmak kolay bişey değil. Eğer bunu sabırla yapabiliyorsan hala abi bana da bir ara anlatmanı isterim :)

    YanıtlaSil

Yorum Gönder

Fikriniz varsa buradan buyurun...

Bu blogdaki popüler yayınlar

"Allahumme ecirna min şerri siyaset"*

*Baştan söyleyeyim başlıktaki söz; "Allah'ım beni siyasetin şerrinden koru" anlamına geliyor ve koca bir külliyata imza atmış Said Nursi'ye atfediliyor. Ortam o kadar kirlendi ki, artık görüş açıklamaktan çekinir oldum. Geçmişim ortada. Sempati duyduklarım da eleştirdiklerim de... Orta bir yol tutturmaya çalışırken desteklediklerim de karşı çıktıklarım da burada yazılı olarak duruyor. FEM’e gittiğim, ilk üniversite yılımda "hizmetin" yurdunda kaldığım da geçmişimin bir parçası. Bir dönem destekçileri olduğum da... Hatta eleştirilerimin tamamını kapalı kapılar ardında yapıp, partizancasına savunduğum dönemleri de hatırlıyordur arkadaşlarım. Bu nedenle "hizmet" denilen olgunun ne olduğunu az çok bildiğimi düşünürüm. Hatta bir dönem içlerindeki hemen herkesin halisane bir şekilde çalıştığına da bizzat şahidim. Ancak o dönem o kadar kısa sürdü ki... Eminim şu an bile deli gibi memleket ve din adına çalışan, ne yapıyorsa bu uğurda yaptığını düşünen bi

Zamanı eğip, bükmek

Zaman, fiziki boyutların sanal olan dördüncüsü, elle tutulamayan. Zaman, içinde olayların ardı ardına gerçekleştiği boyut… Bilim adamlarına göre, aynen ışığın bükülebilmesi gibi zaman da eğrilip, bükülebilir ve eğer doğru koşullar gerçekleşirse yani yeterli hız yakalanırsa önce geleceğe ve daha sonra da geçmişe sıçramak mümkün olabilir. Bunu zaman yolculuğu gibi basit kavramlarla karıştırmayın. Bu şu “an” ın da içinde olduğu bir kavram. Öyleyse ne demek bu? Bu soruya cevap verebileceğimi pek sanmıyorum, haddime de değil zaten. Ama bu soru etrafında dolaşıldığında dahi çok farklı yerlere çıkan kapılar bulabiliyor insan. Çok sevdiğim bir çizgi dizide bir keşiş (“Avatar”) hava, su, toprak ve ateşi bükebiliyordu. Tüm dünyayı kurtaracak kişi olan keşişin bile zaman üzerinde böyle bir gücü yoktu. Sonra “Matrix” ve “Neo” var. Ancak o da olaylara hükmeder gibiydi, zamana değil ya da ben öyle algılamıştım. “Aslında bir kaşık yoktu!” ve “Kırmızılı kadın da bir ajandı.” değil mi? Ya “Hiro” iç

“Herkes ötekidir ve hiç kimse kendisi değildir.*”

Bir cümle, bazen bir yerlerde okuduğunuz, bazen birinin söylediği, bir filmde duyduğunuz ya da birinin gözünüzün içine sokarcasına haykırdığı, bir konu hakkındaki tüm düşüncelerinizi aktarabilir. Öyle bir hisse kapılırsınız ki sanki ömrünüz boyunca düşünseniz, araştırsanız ve didinseniz görüşlerinizi, düşüncelerinizi bu kadar güzel, net ve öz olarak anlatamayacakmışsınız gibi gelir. Geçenlerde bir arkadaşla, hiç kimsenin etrafındakilere karşı dürüst ya da gerçekçi olmadığından konuşuyorduk. O gün bunu anlatmakta oldukça zorluk çekmiştim. Şimdi düşüncelerimi bu konuya bu kadar yoğunlaştırmışken bile zorlanıyorum. Yanlış anlaşılmaması için hemen belirteyim bu dürüstlük ya da gerçekçilik hayatın geneline karşı bir şey değil. İnsanların ikili ilişkilerinde kendilerine ve dışarıdakilere karşı olan dürüstlük ve gerçekçilikten bahsediyorum. Geçmişi doğal olarak bilemiyoruz ama bugün kimse karşısındakini gördüğü gibi kabul edip o şekilde yaklaşmıyor ve yargılamıyor. Kendi duyularımızla öğrendi