Ana içeriğe atla

18 Mart 2011 Cuma Hutbesi'nin Japonya ile ilgili bölümü

Muhterem Müslümanlar!

Bildiğiniz gibi geçen hafta, öteden beri sıcak ve dostane ilişkiler içerisinde bulunduğumuz Japonya’da büyük bir tabii felaket yaşandı. Bu felaketin etkileri maalesef halen devam etmektedir. Alınan bütün tedbirlere rağmen yüzlerce insan hayatını kaybetti, binlerce insan ise yaralandı. İnsanlar, nice mağduriyet ve mahrumiyetler yaşadı. İnsanlık ailesi adına hakikaten acı, üzücü, düşündürücü, ibret ve ders verici nice tablolara hep birlikte tanık olduk. Tabii afetler karşısında insanın ne derece çaresiz kaldığına tüm dünya şahit oldu. Şüphesiz Yüce Kitabımıza göre insanoğlu dünya hayatında, sıkıntı, bela, musibet ve felaketlere maruz kalabilir. Bu olaylar hangi coğrafyada vuku bulursa bulsun ders çıkarıp tedbir almak, hem dini hem de insanî bir görevdir. Diğer taraftan felaketlerin açtığı yaraların tamiri de ancak insanlığın el birliği ile mümkündür. Bu itibarla hangi dine, hangi etnik kökene, hangi coğrafyaya ait olursa olsun tüm insanlığı ortak bir aile gibi gören Yüce Dinimizin öğretileri gereği Japon halkının acısını acımız, felaketini felaketimiz, sönen binlerce hayatı insanlık ailesinin kaybı olarak telakki ediyoruz. Geride kalan sahipsizler, öksüzler insanlık ailesinin yetim ve öksüzüdür. Bu vesileyle Japon halkına Millet olarak gönülden başsağlığı diliyor, Mevla’mızın tüm insanlığı bu tür felaketlerden korumasını niyaz ediyoruz.

Yorumlar

Bu blogdaki popüler yayınlar

Nebula Bilişim 20 yaşında!

Bir misyon bir okul 20 yaşına ulaştı. Nebula Bilişim bugün itibariyle 20. Yılında… Bir masanın etrafında toplanmış dört kişi kafa kafaya ne yapacağımızı konuştuğumuz günleri dün gibi hatırlıyorum. Marka adı, logo-fatura-irsaliye-kartvizit tasarımları, muhasebe işlemleri, ofisin bulunması-dekorasyonu, kuruluş için gerekli resmi hazırlıklar. Neredeyse tüm işlemleri kendimiz yaptık. Elbette bazı arkadaşlarımızın desteklerini de hiç bir zaman unutmayacağız. Nebula’nın ilk kurulduğu günlerde maliyetlerimiz artmasın diye evimdeki masa üstü bilgisayar ve ekranlarımı ofise taşıyışım ve aylarca onları kullandığımız hala hatırımda. Mesela faks cihazına bütçe ayırmamak için yaptıklarımız bugünkü nesle çok komik gelirdi. Muhasebe yazılımı olarak kullandığımız çözümü adam etmek için az çaba sarf etmedik. Mutfak gereçlerimizi temiz tutmak için yaptıklarımızı kime anlatsam inanmaz! Aşağıdaki fotoğraflar çalışma ortamımızın ilk fotoğrafları olabilir. Yok merak etmeyin, bunları o eski günler ede...

Zamanı eğip, bükmek

Zaman, fiziki boyutların sanal olan dördüncüsü, elle tutulamayan. Zaman, içinde olayların ardı ardına gerçekleştiği boyut… Bilim adamlarına göre, aynen ışığın bükülebilmesi gibi zaman da eğrilip, bükülebilir ve eğer doğru koşullar gerçekleşirse yani yeterli hız yakalanırsa önce geleceğe ve daha sonra da geçmişe sıçramak mümkün olabilir. Bunu zaman yolculuğu gibi basit kavramlarla karıştırmayın. Bu şu “an” ın da içinde olduğu bir kavram. Öyleyse ne demek bu? Bu soruya cevap verebileceğimi pek sanmıyorum, haddime de değil zaten. Ama bu soru etrafında dolaşıldığında dahi çok farklı yerlere çıkan kapılar bulabiliyor insan. Çok sevdiğim bir çizgi dizide bir keşiş (“Avatar”) hava, su, toprak ve ateşi bükebiliyordu. Tüm dünyayı kurtaracak kişi olan keşişin bile zaman üzerinde böyle bir gücü yoktu. Sonra “Matrix” ve “Neo” var. Ancak o da olaylara hükmeder gibiydi, zamana değil ya da ben öyle algılamıştım. “Aslında bir kaşık yoktu!” ve “Kırmızılı kadın da bir ajandı.” değil mi? Ya “Hiro” iç...

Yardım Faaliyetleri ve Organizasyonu Hakkında

17 Ağustos 1999 depreminde sahada bizzat bulunmuştum. Yardım malzemesi yüklü kamyonlarla saha gitmiş. Elimizden gelen çabayı sergilemiştik. O gün kendi başına yapılan organizasyonların eğer çok boyutlu ve iyi planlanmamışsa başarıya ulaşmayacağını anlamıştım. Bugün geldimiz noktada 99 ile kıyaslanamayacak kadar çok yol kat etmiş durumdayız. Afet sonrası hazılıklar ve koordinasyon geçmiş ile kıyaslanamayacak kadar ileri seviyede. Yeterli mi? Değil! Daha iyi mümkün mü? Her zaman! Ancak bir konunun çok net altını çizmemiz gerekiyor. Sivil toplum kuruluşları ve yardım dernekleri bu tarz felaket anlarının vazgeçilmez kuruluşlarıdır. Onlar olmasa şu an şikayet edecek bir şeyimiz dahi olamazdı. Birkaç yıl önce (2011) bazı yardım kuruluşlarının (Deniz Feneri, Lösev ve Mehmetçik Vakfı) kurban bağışı organizasyonundaki usülsüzlükler ortaya çıkmıştı. Bu kuruluşların simsarlar ve aracılar tarafından kandırıldığı ve aslında ilgili vecibelerin ya hiç ya da eksik yerine getirildiği ortaya çıkmıştı. A...