Ana içeriğe atla

İnanmamak!

Türk basını bende bir inanmama sendromu başlattı. Bu yüzden yurtdışı kaynaklı olarak yayınladıkları haberler gerçekten o gazetelerde ya da televizyonlarda yayınlandı mı, yayınlandıysa da içeriği gerçekten doğru aktarıldı mı diye kontrol etme ihtiyacı duyuyorum. Bu yüzden gidip orijinal dillerinden okumaya çalışıyorum. Maalesef bunu yapmamın haklı olduğunu gösteren çok fazla örnek gördüm.

Yine bugün Hürriyet ve Radikal’de gördüğüm bir haber üstüne “The Wall Street Journal” gazetesinin sayfasını kontrol ettim. Dürüstçe söyleyeyim ki yalan ya da çarpıtılmış haber olmasını umduğum şey gerçek çıktı. (Hala yazarın söylemleri çarpıtmış olmasını diliyorum, önyargı ve sempatimden dolayı.)

Haber ne mi? M. Fettulah Gülen tarafından WSJ’a verilen mülakatta İHH’nın yardım filosunun İsrail’den izin alması gerektiği ve almadığı için hatalı olabileceği gibi bir kavram vardı. Okuduğumda, İngilizce yani orijinal dilinde de bu böyleydi. Yine bir açık kapı bırakarak söylüyorum. Eğer bunu söylediyse M. Fettulah GÜLEN’in bu görüşlerini* –Ona olan tüm sempati ve görüşlerine duyduğum saygıya rağmen- KINIYORUM.

Yorumlar

  1. Fettullah gülene saygı ve sempatimi ..İlginç..???

    YanıtlaSil
  2. Umarım günahını alıyorumdur. Alıyorsam da kusura bakmasın Fetoşcum.
    Bana göre kendisi en güzelinden bir amerikan kuklasıdır. Öyle güzel yapılmış ki herkes gerçek sanıyor.
    Ama kral çıplak yada ben öyle görüyorum. :)

    YanıtlaSil

Yorum Gönder

Fikriniz varsa buradan buyurun...

Bu blogdaki popüler yayınlar

Zamanı eğip, bükmek

Zaman, fiziki boyutların sanal olan dördüncüsü, elle tutulamayan. Zaman, içinde olayların ardı ardına gerçekleştiği boyut… Bilim adamlarına göre, aynen ışığın bükülebilmesi gibi zaman da eğrilip, bükülebilir ve eğer doğru koşullar gerçekleşirse yani yeterli hız yakalanırsa önce geleceğe ve daha sonra da geçmişe sıçramak mümkün olabilir. Bunu zaman yolculuğu gibi basit kavramlarla karıştırmayın. Bu şu “an” ın da içinde olduğu bir kavram. Öyleyse ne demek bu? Bu soruya cevap verebileceğimi pek sanmıyorum, haddime de değil zaten. Ama bu soru etrafında dolaşıldığında dahi çok farklı yerlere çıkan kapılar bulabiliyor insan. Çok sevdiğim bir çizgi dizide bir keşiş (“Avatar”) hava, su, toprak ve ateşi bükebiliyordu. Tüm dünyayı kurtaracak kişi olan keşişin bile zaman üzerinde böyle bir gücü yoktu. Sonra “Matrix” ve “Neo” var. Ancak o da olaylara hükmeder gibiydi, zamana değil ya da ben öyle algılamıştım. “Aslında bir kaşık yoktu!” ve “Kırmızılı kadın da bir ajandı.” değil mi? Ya “Hiro” iç...

Belki üstümüzden bir kuş geçer

Uzunca zamandır okuyorum. Hem de oldukça fazla. Okuduklarından bende yer edenlerin sayısı çok fazla değil. Bir yazarın belki onlarca eserini okuyor ama içlerinden bir tanesine tav oluyorum. Yüzlerce sayfalık bir şiir kitabından bazen sadece bir tane şiir çıkıyor; acaba benim anladığımı mı yazmış şair dediğim. Ya da bir kitabın bir tek cümlesi beni mest etse yetiyor bana. Uzunca zamandır müzik de dinliyorum. Çok farklı şeyler değil. Ama yinede arada yakaladığım bana özel şeyler de oluyor. Bir şarkının tek bir cümlesi ya da tüm albümdeki tek bir melodi beni alıp götürebiliyor çok uzaklara. Dün aklıma gelmemişti adı Yüksek Sadakat'in "Belki üstümüzden bir kuş geçer" şarkısının. Grup çok başarılı mı? Bence değil. Ama öyle birkaç şarkısı var ki; eh be adam nasıl yazdın bunları dedirtiyor. Gül renginde gün doğarken Boğazdan gemiler usulca geçerken Gel çıkalım bu şehirden Ağaçlar,gökyüzü ve toprak uyurken Dolaşalım kumsallarda Çılgın kalabalık artık uzaklarda Yorulu...

Nebula Bilişim 20 yaşında!

Bir misyon bir okul 20 yaşına ulaştı. Nebula Bilişim bugün itibariyle 20. Yılında… Bir masanın etrafında toplanmış dört kişi kafa kafaya ne yapacağımızı konuştuğumuz günleri dün gibi hatırlıyorum. Marka adı, logo-fatura-irsaliye-kartvizit tasarımları, muhasebe işlemleri, ofisin bulunması-dekorasyonu, kuruluş için gerekli resmi hazırlıklar. Neredeyse tüm işlemleri kendimiz yaptık. Elbette bazı arkadaşlarımızın desteklerini de hiç bir zaman unutmayacağız. Nebula’nın ilk kurulduğu günlerde maliyetlerimiz artmasın diye evimdeki masa üstü bilgisayar ve ekranlarımı ofise taşıyışım ve aylarca onları kullandığımız hala hatırımda. Mesela faks cihazına bütçe ayırmamak için yaptıklarımız bugünkü nesle çok komik gelirdi. Muhasebe yazılımı olarak kullandığımız çözümü adam etmek için az çaba sarf etmedik. Mutfak gereçlerimizi temiz tutmak için yaptıklarımızı kime anlatsam inanmaz! Aşağıdaki fotoğraflar çalışma ortamımızın ilk fotoğrafları olabilir. Yok merak etmeyin, bunları o eski günler ede...