Ana içeriğe atla

Müs-lü-men

İnsanlığın yakın tarihi önleyebilecekken önlemediği katliam "görüntüleri" ile dolu. Afrika'da, Avusturalya'da, Amerika'da milyonlarca insan katledildi. Tarih hepsini yazıyor. Ancak çok daha yakın tarihimizde de katilam ve soykırımlar devam ediyor. Mal, mülk, para uğruna ve bazen din ya da özgürlük denen dinsizlik adına ama en acısı aynı "Tanrıya" inanan ve hatta aynı "mesajcıya" inandığını söyleyen insanların mezhepcilik adına işlediği "insanlık" suçları devam ediyor. Hem de öyle yazılı tarih olarak değil. Bu katliamlar kanlı canlı bir şekilde kayıt altına alınarak yapılıyor.

İşte son örneği yanı başımızdaki Halep! Aşağıdaki resim Halep'ten kalanların bir kısmı... İnsanlar mı? Kalan bir avuç insanı da aynı dinin bağlısı olduğunu iddia eden Suriye ve İran rejimi, Rusya denen melanetin de desteğiyle, yoketmeye çalışıyor. Yok edemediklerini de yerlerinden, yurtlarından attılar.


Srebrenitsa katilamını hatırlayanınız var mı? Güvenli gölgede olduğunu düşünen onbinlerce insanın nasıl zalimlere teslim edildiği ve öldürüldüğüne dair görüntüleri hiç izlediniz mi? Aşağıdaki görsel, arama moturunun sonuçlarının sadece bir kısmı... Siz de benim kadar rahatsız oluyor musunuz?


Myanmar da "humanzimin tavanına vurmuş budist rahiplerin de katılımıyla yapılan ve yıllardır süre gelen katliamlardan haberiniz var mı? Altaki göreslin sondan ikinci resmini çocuklara göstermeyin!


Peki ya Doğu Türkistan konusunda bir fikriniz var mı? Sistematik bir şekilde yıllardır sürdürülen işkenceler ve asimilasyon politikalarından, insanların öldürülme şekillerine dair hiç video ya da fotoğraf karesi gördünüz mü?

İlk körfez savaşından bu yana Irak'ta -ABD eliyle veya değil- kaç milyon insanın öldürüldüğüne dair bir fikriniz var mı? Tahmini rakam sekiz milyonun (8.000.000) üzerinde... Avrupada nüfusu bundan az olan onlarca ülke var!

Bir evin bodrumunda anestezi olmadan vücüduna saplanan şarapnel parçaları temizlenip yaraları dikilirken Tebbet suresinden ayetler okuyan bir çocuk bu dünyanın çöküş sesinin ete kemiğe börünmüş halidir! O halde korkun kendi sonunuzdan da...

Ben bu zalimlere dur diyemediğim için ahiretteki hesabımdan korkuyorum. Allah'ım bizi affet... Yıl yıl tutuluyorsa hesaplar bu yıl çok borçlandık. Allah'ım bu şekilde borç ile huzuruna vardırma... 

Herkesin yeni yılı mübarek olsun.





Yorumlar

Bu blogdaki popüler yayınlar

Nebula Bilişim 20 yaşında!

Bir misyon bir okul 20 yaşına ulaştı. Nebula Bilişim bugün itibariyle 20. Yılında… Bir masanın etrafında toplanmış dört kişi kafa kafaya ne yapacağımızı konuştuğumuz günleri dün gibi hatırlıyorum. Marka adı, logo-fatura-irsaliye-kartvizit tasarımları, muhasebe işlemleri, ofisin bulunması-dekorasyonu, kuruluş için gerekli resmi hazırlıklar. Neredeyse tüm işlemleri kendimiz yaptık. Elbette bazı arkadaşlarımızın desteklerini de hiç bir zaman unutmayacağız. Nebula’nın ilk kurulduğu günlerde maliyetlerimiz artmasın diye evimdeki masa üstü bilgisayar ve ekranlarımı ofise taşıyışım ve aylarca onları kullandığımız hala hatırımda. Mesela faks cihazına bütçe ayırmamak için yaptıklarımız bugünkü nesle çok komik gelirdi. Muhasebe yazılımı olarak kullandığımız çözümü adam etmek için az çaba sarf etmedik. Mutfak gereçlerimizi temiz tutmak için yaptıklarımızı kime anlatsam inanmaz! Aşağıdaki fotoğraflar çalışma ortamımızın ilk fotoğrafları olabilir. Yok merak etmeyin, bunları o eski günler ede...

Zamanı eğip, bükmek

Zaman, fiziki boyutların sanal olan dördüncüsü, elle tutulamayan. Zaman, içinde olayların ardı ardına gerçekleştiği boyut… Bilim adamlarına göre, aynen ışığın bükülebilmesi gibi zaman da eğrilip, bükülebilir ve eğer doğru koşullar gerçekleşirse yani yeterli hız yakalanırsa önce geleceğe ve daha sonra da geçmişe sıçramak mümkün olabilir. Bunu zaman yolculuğu gibi basit kavramlarla karıştırmayın. Bu şu “an” ın da içinde olduğu bir kavram. Öyleyse ne demek bu? Bu soruya cevap verebileceğimi pek sanmıyorum, haddime de değil zaten. Ama bu soru etrafında dolaşıldığında dahi çok farklı yerlere çıkan kapılar bulabiliyor insan. Çok sevdiğim bir çizgi dizide bir keşiş (“Avatar”) hava, su, toprak ve ateşi bükebiliyordu. Tüm dünyayı kurtaracak kişi olan keşişin bile zaman üzerinde böyle bir gücü yoktu. Sonra “Matrix” ve “Neo” var. Ancak o da olaylara hükmeder gibiydi, zamana değil ya da ben öyle algılamıştım. “Aslında bir kaşık yoktu!” ve “Kırmızılı kadın da bir ajandı.” değil mi? Ya “Hiro” iç...

Yardım Faaliyetleri ve Organizasyonu Hakkında

17 Ağustos 1999 depreminde sahada bizzat bulunmuştum. Yardım malzemesi yüklü kamyonlarla saha gitmiş. Elimizden gelen çabayı sergilemiştik. O gün kendi başına yapılan organizasyonların eğer çok boyutlu ve iyi planlanmamışsa başarıya ulaşmayacağını anlamıştım. Bugün geldimiz noktada 99 ile kıyaslanamayacak kadar çok yol kat etmiş durumdayız. Afet sonrası hazılıklar ve koordinasyon geçmiş ile kıyaslanamayacak kadar ileri seviyede. Yeterli mi? Değil! Daha iyi mümkün mü? Her zaman! Ancak bir konunun çok net altını çizmemiz gerekiyor. Sivil toplum kuruluşları ve yardım dernekleri bu tarz felaket anlarının vazgeçilmez kuruluşlarıdır. Onlar olmasa şu an şikayet edecek bir şeyimiz dahi olamazdı. Birkaç yıl önce (2011) bazı yardım kuruluşlarının (Deniz Feneri, Lösev ve Mehmetçik Vakfı) kurban bağışı organizasyonundaki usülsüzlükler ortaya çıkmıştı. Bu kuruluşların simsarlar ve aracılar tarafından kandırıldığı ve aslında ilgili vecibelerin ya hiç ya da eksik yerine getirildiği ortaya çıkmıştı. A...