Ana içeriğe atla

Çocukluğum

Gökkuşağından kaydıraklarımız vardı çocukluğumuzda
Alabildiğine yakın dostluklarımız sokaklarda
Birinin eli kanadığında edindiğimiz kan kardeşlerimiz
Kavga ettiğimizde bizi barıştıracak annelerimiz vardı
Anlaşmazlıkları çözümleyecek maçlarımız vardı birde
Sabahtan akşama peşinde koştuğumuz plastik toplarımızla
Kırabileceğimiz oyuncaklarımız, paylaşabilecek misketlerimiz
Toprağa öylesine uzanabilecek kıyafetlerimiz vardı
Okuldan kaçtığımızda gideceğimiz sahalarımız
Sahalarımızda kırabileceğimiz potalarımız vardı
Kırdığımızda bize kızan, ama yinede onaran yöneticilerimiz
Sıcakcık ilişkilerimiz vardı mahallelerde
Birinin burnu kanasa birlik olacak komşuluklarımız
Kimsenin aç yatmadığı akşamlarımızda
Suyu bol çorbalarımız vardı sofralarımızda
Bolca vaktimiz vardı dostlarımızla konuşacak
Dostlarımızın bize yardım edecek güçleri
Paranın değerini ölçemedik hiç borç isteyerek
Borç isteyecek duruma düşürecek dostlarmız olmadı
Sahi bir de mahalle bakkalımız vardı köşe başında
Aldıklarımızı defterine yazarken kimlik sormayacak
Karakolumuz vardı büyüklerimizin çay içmek için uğradığı
Gençlerin hatırlarını soran bekçilerimiz gecelerde
Silahları gözüktüğünde mahçup olan kabadayılarımız
Sokaktaki çocuklarımızın başını okşayacak abilerimiz
Aşklarımız vardı kolayca itiraf edebildiğimiz
İtiraflarımızda ödüllendirildiğimiz dürüstlüklerimiz
Mutluluklarımız vardı kısacası zorlukların yanında
Gökkuşağından kaydıraklarımız vardı çocukluğumuzda

Yorumlar

Bu blogdaki popüler yayınlar

Zamanı eğip, bükmek

Zaman, fiziki boyutların sanal olan dördüncüsü, elle tutulamayan. Zaman, içinde olayların ardı ardına gerçekleştiği boyut… Bilim adamlarına göre, aynen ışığın bükülebilmesi gibi zaman da eğrilip, bükülebilir ve eğer doğru koşullar gerçekleşirse yani yeterli hız yakalanırsa önce geleceğe ve daha sonra da geçmişe sıçramak mümkün olabilir. Bunu zaman yolculuğu gibi basit kavramlarla karıştırmayın. Bu şu “an” ın da içinde olduğu bir kavram. Öyleyse ne demek bu? Bu soruya cevap verebileceğimi pek sanmıyorum, haddime de değil zaten. Ama bu soru etrafında dolaşıldığında dahi çok farklı yerlere çıkan kapılar bulabiliyor insan. Çok sevdiğim bir çizgi dizide bir keşiş (“Avatar”) hava, su, toprak ve ateşi bükebiliyordu. Tüm dünyayı kurtaracak kişi olan keşişin bile zaman üzerinde böyle bir gücü yoktu. Sonra “Matrix” ve “Neo” var. Ancak o da olaylara hükmeder gibiydi, zamana değil ya da ben öyle algılamıştım. “Aslında bir kaşık yoktu!” ve “Kırmızılı kadın da bir ajandı.” değil mi? Ya “Hiro” iç...

Belki üstümüzden bir kuş geçer

Uzunca zamandır okuyorum. Hem de oldukça fazla. Okuduklarından bende yer edenlerin sayısı çok fazla değil. Bir yazarın belki onlarca eserini okuyor ama içlerinden bir tanesine tav oluyorum. Yüzlerce sayfalık bir şiir kitabından bazen sadece bir tane şiir çıkıyor; acaba benim anladığımı mı yazmış şair dediğim. Ya da bir kitabın bir tek cümlesi beni mest etse yetiyor bana. Uzunca zamandır müzik de dinliyorum. Çok farklı şeyler değil. Ama yinede arada yakaladığım bana özel şeyler de oluyor. Bir şarkının tek bir cümlesi ya da tüm albümdeki tek bir melodi beni alıp götürebiliyor çok uzaklara. Dün aklıma gelmemişti adı Yüksek Sadakat'in "Belki üstümüzden bir kuş geçer" şarkısının. Grup çok başarılı mı? Bence değil. Ama öyle birkaç şarkısı var ki; eh be adam nasıl yazdın bunları dedirtiyor. Gül renginde gün doğarken Boğazdan gemiler usulca geçerken Gel çıkalım bu şehirden Ağaçlar,gökyüzü ve toprak uyurken Dolaşalım kumsallarda Çılgın kalabalık artık uzaklarda Yorulu...

Nebula Bilişim 20 yaşında!

Bir misyon bir okul 20 yaşına ulaştı. Nebula Bilişim bugün itibariyle 20. Yılında… Bir masanın etrafında toplanmış dört kişi kafa kafaya ne yapacağımızı konuştuğumuz günleri dün gibi hatırlıyorum. Marka adı, logo-fatura-irsaliye-kartvizit tasarımları, muhasebe işlemleri, ofisin bulunması-dekorasyonu, kuruluş için gerekli resmi hazırlıklar. Neredeyse tüm işlemleri kendimiz yaptık. Elbette bazı arkadaşlarımızın desteklerini de hiç bir zaman unutmayacağız. Nebula’nın ilk kurulduğu günlerde maliyetlerimiz artmasın diye evimdeki masa üstü bilgisayar ve ekranlarımı ofise taşıyışım ve aylarca onları kullandığımız hala hatırımda. Mesela faks cihazına bütçe ayırmamak için yaptıklarımız bugünkü nesle çok komik gelirdi. Muhasebe yazılımı olarak kullandığımız çözümü adam etmek için az çaba sarf etmedik. Mutfak gereçlerimizi temiz tutmak için yaptıklarımızı kime anlatsam inanmaz! Aşağıdaki fotoğraflar çalışma ortamımızın ilk fotoğrafları olabilir. Yok merak etmeyin, bunları o eski günler ede...