Ana içeriğe atla

Kayıtlar

Eylül, 2012 tarihine ait yayınlar gösteriliyor

Neşet Ertaş

Arkasından söylenen, yazılan hiçbir şey umurumda değil! O, Neşet Ertaş idi. Nokta. Bu ülkeden, bu diyardan, bu dünyadan bir Neşet Ertaş geçti. Sakın unutmayın! Diyecek çok şey var ve fakat O'nun da babasından görüp uyguladığı gibi, biri sizin hissettiğinizden, düşündüğünüzden güzelini söylemişse sizin sözünüze ne gerek var! Not: Arkasından kısır çekişmelere gebe söylemler, davranışlar içinde olanlar; üstadı belki hiç dinlememişler ya da çok dinlemişler ama hiç duymamış, hiç mi hiç anlamamışlar. O kadar cahiller ki dünyanın rengini bile anlamamışlar.

Kanser

Yer açılan  birinin tıpkı bir kanserli hücre gibi tüm etrafını kaplaması, sürekli sürekli yayılmak istemesi, tüketmek istemesi ne kadar ilginç. Oysa biz bir adım geri atarken karşımızdakilerden de aynısını bekliyoruz. "Selam" gibi misliyle olmasa bile aynı ile mukabelede bulunulmasını... Açtığımız yer kadar yer açılsın istiyoruz. Çok değil, bize hiç değil yer açılan da bir başkasına yer açsın... Çok şey mi bekliyorum?

Uyan!

Ne oldu bu dünyaya, bu insanlara? Suriye devleti vatandaşlarını katlediyor! Irak kendi içinde bin parça, aynı dinin mensubları, aynı Peygamber(S.A.V.)'in ümmeti ve hatta aynı ana-babanın evlatları birbirini katlediyor. Buda [1] eğer "reankarne" olduysa ve bir şekilde Myanmar'daki olayları görüyorsa ne hissediyordur? Karma felsefesi ne der acaba oradaki olaylara... İsrail mel'unu kendinden olmayana zulmediyor. Onlardan olmak bizden uzak olsun! On emirlerinden biri olan "öldürme" [2] emrini nasıl algılıyorlar acaba...

Dershaneler kalkıyor (mu?)

Eğitim sistemimize yönelik onlarca kusur bulabilirim bir çırpıda. Bunları ve çözüm önerilerini sıralayabilirim. Ancak bunlara herkes zaten vakıf. İşin temelinde bazı sorunlar var. Bu sorunların başındaysa dershaneler ve dershane kültürü geliyor. Eğitim sistemi ve dershaneler konusuna geçtiğimiz mart ayında  Eğitim/Öğretim Sistemi  başlıklı bir yazıda değinmiştim. O zaman dershaneleri kolay kolay kaldıramayacaklarını ama bunu yapabilirlerse Türk eğitim sisteminin kanayan en büyük yarasını kapatacaklarını söylemiştim. Hatta çevremdeki birçok kişi duymuştur; bunu yaparlarsa -tabi nitelikli bir şekilde- oyumun renginin kesinlikle değişmeyeceğini defalarca söylemişimdir. Şimdi Başbakan kesin bir tavırla hem de tarih vererek; 2013 yılında dershaneleri kaldıracaklarını söyledi. Hemen eğitim bakanına sordular; çalışmayı doğruladı. Ancak orta öğretim seviyesinde belki ama lise seviyesinde yani üniversite hazırlık kurslarında bunun çok zor olduğunu söyledi. Sebep olarak sınav sisteminin de

Terör, sorun ve çözüm

Terör bir kez daha can yakıyor. Yine haber izleyemez, okuyamaz olduk. Şehit haberleri, operasyonlar, kazalar birbirini izliyor. Toplum gerildikçe geriliyor. PKK/KCK denilen eli kanlı örgüt ne Ramazan, ne bayram dinliyor. Hayatının baharına dahi varamamış bebekleri öldürüyor caniler. Yeri gelmişken söyleyeyim; şu "sivillere yönelmiş şiddet" kavramı çok yanlış bir söylem. Bir asker ya da polis de ana ve babasının ya da eşinin, çoluğunun çocuğunun gözünde nedir ki! Salt bir üniforma mı? Devlet memurları geceleri üzerilerindeki üniformalarla mı yatıyorlar sanıyorsun? Peki bu sorunlar nasıl çözülecek? Türk'ün, Laz'ın, Çerkez'in, Abaza'nın sokaklara dökülüp protesto etmesiyle mi? Bunu zaten yapıyoruz! Ellerimizdeki silahlarla cadı avına çıkarak mı? Kesinlikle hayır. Bölgenin geri kalmışlıklarını bahane ederek ve oraya daha fazla para, daha fazla yatırım götürerek mi? Yanlış anlaşılmasın refah her insana ulaştırılması gereken bir insanlık hakkıdır ve bu z

Bir ara

Bir ara emanet eder gibi oldum Yalnızlığımı sana Sen kabul etmiştin de Yalnızlığım direnmişti buna Bir ara ben senin yerine geçmiştim  senin içinden geçmiştim de Sen benden geçmemiş  geçememişsin hala...

Yol Hikayeleri

Nereden başlasam? Nasıl anlatsam? Malum benim batıdan doğuya ve sonra doğudan batıya seyahat ritüellerim var. Kimi zaman ara yollara saptığım; şuradan geçerken bir soluklanayım, eski bir arkadaşı, dostu ya da hatıraları canlandıracak bir mekanı yeniden göreyim dediğim yolculuklar bunlar. Klasik bir şekilde bir ucu İstanbul'a diğer ucu çoğunlukla Rize ama bazen biraz daha da doğuya uzanan yolculuklar. Bu aks üzerinde belirli şehirlere uğrayışlar. Tamam bazen aksın dışında kuzeyden hafif uzaklaşılan Ankara, Kütahya, Bursa ve bir zaman İzmir gibi yolculuklar. Bu yolculukların en çok Rize'de soluklanılan zamanları güzeldir benim için. Ancak son üç senedir tam bir eziyete dönüştü bu yolculuklar. Sürekli bir yerlerde yol çalışmaları, alt yapı - üst yapı yenilemeleri derken birkaç kilometrelik yol saatlerle ölçülen eziyetlere dönüştü. Geçen sene hemen hemen hepsini üşenmeden fotoğraflamış ve hatta bazı yerlerde video çekme ihtiyacı dahi duymuştum. Bu sene haziranın başında yaptığı