Ana içeriğe atla

Asal sayi

Dostum,

Ben tam bir asal sayı gibiyim. Gerçi tam olmayan bir asal sayı ne demek onu da bilmiyorum ya neyse! Beni bölebilen bir kendim varım bir de bir. Hem biliyor musun; asal sayılar kümesinin elemanlarının bu iki özellik dışında pekte ortak yanları yok. 

Bilmiyorum. Bunu anlatmak biraz zor. Ama şu anlatılmaz ve de paylaşılmaz yalnızlığımın en önemli sebebi bu. Ben bir yönden bakıldığında bir kümeye, diğer yönden bakıldığında bir başka kümeye ait gibi gözüküyorum. Ancak ait olduğum asal sayılar kümesinin ortak özellikleri dahi beni bir kümenin elemanı olmaktan alıkoyuyor. Bir eleman olmaktan çok bir alt küme olup çıkıveriyorum. Hani kullanılır ya; "nev'i şahsına münhasır" tam ben oluyorum işte o. Kümeyi genişletemiyorum bir türlü. Tüm kesişim, birleşim, kapsam ve kapsar işlemlerinin sonucu boş küme oluyor. (Buradan, tanıma göre boş küme olduğum sonucunu da çıkartabilirsin. Ancak bunu yapmayacağını umudediyorum.)

Pay/payda olayında asal sayılar için ortak bir çarpan bulmak da öyle pek kolay değil! Gerçi bu konuda en azından bir ihtimalden söz etmek mümkün. Asal sayılar kümesinin iki elemanın birbiriyle çarpımı bir ortak küme oluşturabiliyor. Ancak sanırım ben henüz o asal sayıyı bulamadım. Tabi malum asal sayıların ortak paydada buluşabilmesi için paydanın değerinin oldukça artması gerekiyor. Bu da ifadede işlem yapma zorluklarını ve hata payını oldukça arttırıyor.

Gecenin bu saatinde yine neden bahsediyorum inan benim de haberim yok. Aslında var da, yine asal sayı rolümü oynuyorum. Uykusu kaçan derviş gibi düşüncelerimi bir temele oturtmaya çalışıyor, eğiyor, büküyorum. Ancak hala "Aslında bir kaşık yok!" seviyesine ulaşamıyorum.

Benim sorularım yok seslendirilmiş. Ancak cevaplarımla karşımdakini tanıdığım sorular var. Kimin ne olduğunu anlamaya çalıştığım. Hepsi bu...

Yorumlar

  1. Asıl olan ne biliyor musun! Kendini O'na tanıtmam..Seni O'nun bilmesi tanıması...Yoksa bunun dışında ne sen kendini gerçek anlamda başkalarına ifade edebilirsin ne de başkaları (diğer asal sayılar) seni gerçek anlamda anlayabilirler...Sanırlar sadece sanmaktan öte gidemezler ve bunu da ''iyi biri..'' ya da ''kötü biri..'' ya da '' sıradan biri...'' Ve ya ''farklı biri..'' gibi sınırlı şekilde ifadelendirebilirler..

    İnsan öyle büyük bir mucize ki, ne kendini tam olarak ifade edebilecek kelimeler yeterli ne de anlaşılabilecek kadar kısıtlı..

    Duayla...Olduğunu sandığının çok daha iyisi olman dileğiyle..

    YanıtlaSil

Yorum Gönder

Fikriniz varsa buradan buyurun...

Bu blogdaki popüler yayınlar

Belki üstümüzden bir kuş geçer

Uzunca zamandır okuyorum. Hem de oldukça fazla. Okuduklarından bende yer edenlerin sayısı çok fazla değil. Bir yazarın belki onlarca eserini okuyor ama içlerinden bir tanesine tav oluyorum. Yüzlerce sayfalık bir şiir kitabından bazen sadece bir tane şiir çıkıyor; acaba benim anladığımı mı yazmış şair dediğim. Ya da bir kitabın bir tek cümlesi beni mest etse yetiyor bana. Uzunca zamandır müzik de dinliyorum. Çok farklı şeyler değil. Ama yinede arada yakaladığım bana özel şeyler de oluyor. Bir şarkının tek bir cümlesi ya da tüm albümdeki tek bir melodi beni alıp götürebiliyor çok uzaklara. Dün aklıma gelmemişti adı Yüksek Sadakat'in "Belki üstümüzden bir kuş geçer" şarkısının. Grup çok başarılı mı? Bence değil. Ama öyle birkaç şarkısı var ki; eh be adam nasıl yazdın bunları dedirtiyor. Gül renginde gün doğarken Boğazdan gemiler usulca geçerken Gel çıkalım bu şehirden Ağaçlar,gökyüzü ve toprak uyurken Dolaşalım kumsallarda Çılgın kalabalık artık uzaklarda Yorulu

"Allahumme ecirna min şerri siyaset"*

*Baştan söyleyeyim başlıktaki söz; "Allah'ım beni siyasetin şerrinden koru" anlamına geliyor ve koca bir külliyata imza atmış Said Nursi'ye atfediliyor. Ortam o kadar kirlendi ki, artık görüş açıklamaktan çekinir oldum. Geçmişim ortada. Sempati duyduklarım da eleştirdiklerim de... Orta bir yol tutturmaya çalışırken desteklediklerim de karşı çıktıklarım da burada yazılı olarak duruyor. FEM’e gittiğim, ilk üniversite yılımda "hizmetin" yurdunda kaldığım da geçmişimin bir parçası. Bir dönem destekçileri olduğum da... Hatta eleştirilerimin tamamını kapalı kapılar ardında yapıp, partizancasına savunduğum dönemleri de hatırlıyordur arkadaşlarım. Bu nedenle "hizmet" denilen olgunun ne olduğunu az çok bildiğimi düşünürüm. Hatta bir dönem içlerindeki hemen herkesin halisane bir şekilde çalıştığına da bizzat şahidim. Ancak o dönem o kadar kısa sürdü ki... Eminim şu an bile deli gibi memleket ve din adına çalışan, ne yapıyorsa bu uğurda yaptığını düşünen bi

Zamanı eğip, bükmek

Zaman, fiziki boyutların sanal olan dördüncüsü, elle tutulamayan. Zaman, içinde olayların ardı ardına gerçekleştiği boyut… Bilim adamlarına göre, aynen ışığın bükülebilmesi gibi zaman da eğrilip, bükülebilir ve eğer doğru koşullar gerçekleşirse yani yeterli hız yakalanırsa önce geleceğe ve daha sonra da geçmişe sıçramak mümkün olabilir. Bunu zaman yolculuğu gibi basit kavramlarla karıştırmayın. Bu şu “an” ın da içinde olduğu bir kavram. Öyleyse ne demek bu? Bu soruya cevap verebileceğimi pek sanmıyorum, haddime de değil zaten. Ama bu soru etrafında dolaşıldığında dahi çok farklı yerlere çıkan kapılar bulabiliyor insan. Çok sevdiğim bir çizgi dizide bir keşiş (“Avatar”) hava, su, toprak ve ateşi bükebiliyordu. Tüm dünyayı kurtaracak kişi olan keşişin bile zaman üzerinde böyle bir gücü yoktu. Sonra “Matrix” ve “Neo” var. Ancak o da olaylara hükmeder gibiydi, zamana değil ya da ben öyle algılamıştım. “Aslında bir kaşık yoktu!” ve “Kırmızılı kadın da bir ajandı.” değil mi? Ya “Hiro” iç