Ana içeriğe atla

Kayıtlar

Nisan, 2011 tarihine ait yayınlar gösteriliyor

Duvar (Jean-Paul Sartre)

"Bir suç, onu işleyenin yaşamını ikiye böler. İnsanın geri dönmeyi istediği zamanlar vardır mutlaka, ama orada, sizin ardınızda, yolunuzu keser bu parıldayan maden." "Ben var değilim. Gözlerini kapatıyor, kendini salıveriyordu: Varlık bir yanılsamadır, madem ki varolmadığımı biliyorum, kulaklarımı tıkamaktan, hiçbir şey düşünmemekten başka yapacak bir şeyim yok ve ben hiçleşmeliyim." "Onur ve mutluluk, uyumlu, ne hoş." "Sıradan insanlar benim onlardan olduğumu sanıyorlar. Ama ben onların arasında bir saat bile yaşayamam."

Asal sayi

Dostum, Ben tam bir asal sayı gibiyim. Gerçi tam olmayan bir asal sayı ne demek onu da bilmiyorum ya neyse! Beni bölebilen bir kendim varım bir de bir. Hem biliyor musun; asal sayılar kümesinin elemanlarının bu iki özellik dışında pekte ortak yanları yok.  Bilmiyorum. Bunu anlatmak biraz zor. Ama şu anlatılmaz ve de paylaşılmaz yalnızlığımın en önemli sebebi bu. Ben bir yönden bakıldığında bir kümeye, diğer yönden bakıldığında bir başka kümeye ait gibi gözüküyorum. Ancak ait olduğum asal sayılar kümesinin ortak özellikleri dahi beni bir kümenin elemanı olmaktan alıkoyuyor. Bir eleman olmaktan çok bir alt küme olup çıkıveriyorum. Hani kullanılır ya; "nev'i şahsına münhasır" tam ben oluyorum işte o. Kümeyi genişletemiyorum bir türlü. Tüm kesişim, birleşim, kapsam ve kapsar işlemlerinin sonucu boş küme oluyor. (Buradan, tanıma göre boş küme olduğum sonucunu da çıkartabilirsin. Ancak bunu yapmayacağını umudediyorum.) Pay/payda olayında asal sayılar için ortak bir çarpan

Ne sizi siz yapar?

Birileri sürekli sizi tanımak için çabalıyorsa yalanlarınızın sayısı doğrularınızdan fazladır ve aldanmayın, sizi siz yapan şey doğrularınız değil, yalanlarınızdır!

Su damlasi

Her şeyden önce bir su damlasıydım ben Kora düştüm, kayboldum sandılar Oysa bir damla yandım, göğe çıktım ben Bulut oldum, düştüm sandılar gökyüzünden Toprağa kavuştum, öz oldum, çiçek oldum ben Koparttılar beni kururum sandılar Oysa bir sevgilinin elinde aşka can oldum ben Kurudum bir kitabın arasında, unutuldum sandılar Eski bir hatıraya hayat oldum ben Hatıralara bakan gözlerde bir damla oldum sonra Kora düştüm, yeniden kayboldum sandılar Oysa her şeyden önce bir su damlasıydım ben

Geceye ve güne dair

Otur uzun uzun yaz bugüne dair. Ne anlatabilirsin ki... Anlatsan da ne hissettirebilirsin ki... Geceye, yıldızlara, doğacak güneşe, bulutların arasında kaybolmuş aya dair yaz. Bugün yağmayan yağmura, yardımın onuruna ve kutsallığına dair yaz. Yorgunluktan, araya serpiştirilmiş kaçamaklarla dinlenmekten bahset. Çok okuduğundan az yazdığından bahset. Bugün, bu gece, dost isimlerin kilitlerin içindeki tıkırtısından, belki hiç gidilmeyecek hoş davetlerin gelecekteki öğretisinden bahset insanlara. Ama uzun uzun yazma olur mu? Mutluluklar abim, mutluluklar. Benim bencil benliğime dokunduğun için dahi olsa mutluluklar.

Tarla Kuşuydu Juliet

Uzunca bir aradan sonra yine tiyatro sahnelerindeydim dün akşam.  Üçüncü sefer şansımı denediğim Tarla Kuşuydu Juliet oyununu seyretmek için Harbiye Muhsin Ertuğrul Sahnesi'ne gittim. Ama ne gidiş? Saat 20:30'da başlayacak oyun için Saat 20:05'te yola çıktık. Tabii ki geç kaldık. Önce park yeri bulamadık. Sonra da geçtiğimiz sene açılan kompleksin otoparkının devreye alındığını öğrendik. (Internette aramış ama bir haber bulamamıştım.) Biraz ümitsizce şansımızı deneyelim dedik ve...  Otoparktan asansörle yukarı çıktığımızda oyun başlamıştı. Daha önce def'aten tiyatro kapısından çevrilmiş olan ben "Bu da mı gol değil?" diyerek yürürken. Yetkililerden biri "Oyuna mı geldiniz? diye sordu ve bizi direk içeri aldı. Elde bilet yok, bir şey yok. "Siz ilk perdeyi arkalardan izleyin, arada biletinizi alır ve yerinize geçersiniz." dediler. (Umarım bu işin "cılkı" çıkmaz. Perde açıldıktan sonra içeriye izleyici almamak iyi bir şey. Tüm kaçırdı

Rüya !

İki gündür dönüp duruyorum yatağımda. Ne uyku ne de dinlenebilmek mümkün. Gecenin bir vakti uyanıp oturuyorum öylece. Aşırı yorgun, yoğun ya da stresli olduğum dönemlerde böyle olurum genelde. Bu gece de aynıydı. Yine sağa sola dönüşler arasında küçük "sızma" dinlenceleri yaşadım. Bu "sızma" bölümlerinden birinde de çok ilginç gelen bir rüya gördüm. Çok fazla televizyon seyretmekten olacak, rüyamda iki kişi çöl gibi bir yerde bulundukları yeri kazıyorlardı. Ben gidip "Burada ne arıyorsunuz?" diye sorduğumda, "Petrol." cevabını alıyor ve "Bu zamanda çölde petrolü kim ne yapsın? Bakın şurayı kazında su çıksın." diyordum. Gidip sonra ellerimle kazıp suyu buluyordum. Ne zaman ben çekilsem ve diğer iki kişi yeniden kazmaya başlasa su kayboluyor ve ben yeniden ellerimle kazmaya başlayıncaya kadar çıkmıyordu. Bu bir kaç kez böyle tekrar etti. Sonra bir "sızma" harekatı daha başarısız oldu ve uyandım. Hep söylediğim gibi çok uzun za