Ana içeriğe atla

Kayıtlar

Kasım, 2009 tarihine ait yayınlar gösteriliyor

İşine geldiği yerden bakmak

Yarın Kurban bayramı. Haftalarca öncesinden yine başladı insanlar katliam, hayvanlara işkence ediliyor. Etler uygunsuz koşullarda kesiliyor. Din böyle bir şeyi emretmez, yapmayalım. Bir kötülemedir gidiyor. Bu bayramların hiç mi iyi bir yanı yok? Bayram denince akla ilk gelen şey tatil olmak zorunda mı? Malum bizde birçok şeyin anlamını değiştirip, içini boşaltıp sadece şekle indirgeme hastalığı var. Eleştiride de had, sınır tanımamayı da ekleyin bunun üstüne. Bayramların esas manasından, hikmetinden çok yine o bunu yaptı bu bunu söyledi diye tartışıyorlar. Televizyonlar, gazeteler, radyolar ve hatta günlükçüler şekle takılıp avazı çıktığı kadar bağırıyor. İnsanlar bazen kendilerine gösterileni görmezden geliyor (Bunu anlayan anlar.) Hep kötüye yoruyor hep kötüden bekliyorlar. Tam aksi olması gerekirken birinin dindar olması ona kötü gözle bakılması için yeterli oluyor (Bu şekilde, mahalle baskısı diye bağıranlar esas mahalle baskını kendilerinin yaptığın pekâlâ farkındalar. Ama kend

Eski mesleğe dönüş

Benim için uzunca sayılacak bir dönem ara verdiğim mesleğime geri döndüm bugün itibariyle. Enformasyonla başlayıp, iktisat ve sonra bilgisayar mühendisliğine uzanan ömür boyu öğrencilik mesleğine sosyoloji ile devam ediyorum. Dün kura çekip farklı bir bölüm belirlemiştim. ÖSYM sistemine benzediği ve çıkan bölümün fakültesi olmadığı için vazgeçtim. (Belki birazda işin şansa kalması hoşuma gitmediği için.) Bu bölümden sonraysa yarım kalan yüksek lisansı tamamlarım belki. Tabii dört sene sonra...

Severdim senden önce

Severdim senden önce kuşları İlk onlar selamlardı sabahı Gece biter güzel bir gün başlardı Sabahın habercisiydi kuş cıvıltıları Severdim senden önce sabahları Sabahın ilk ışıklarını Gece biter güzel bir gün başlardı Güneşti sabahın en güzel yanı Severdim senden önce gündüzleri Yazları birde uzundu günleri Yaşanırdı dolu dolu Aydınlıktı her gecenin sabahı Severdim senden önce birçok şeyi Ama gece olmalıydı rengi hayatımın Yüzünü göremesem de rüyada gibi Tesellisi beraber uyanmaktı gecenin sabahı Severdim senden önce hemen her şeyi Gün geceye karıştı gece de güne Daha bir sever oldum gün batımını Bitti bu gece de yüzünde sabah ışıkları En güzeli seninle olmaktı gecenin Bu yüzden zordu sabahın ilk ışıkları Ayrılığı çağıran kuş cıvıltıları Kuşları uyandıran gün ışığı

Açlar Ordusu

If you agree that this situation is unacceptable, make your voice heard by signing on to the 'I AGREE' petition below. (Sesinizi duyurmak için buna katıldığınızı belirtmeniz yeterli... Neyin kabul edilemez ve neye katılacağınızı sayfaya girdiğinizde anlayacaksınız. Ana sayfadaki video da oldukça açıklayıcı olmakla birlikte Türkçe detaylar için Sabah gazetesinden Erdal Şafak'ın yazısı na da göz atabilirsiniz.)

Yer Açmak

Yaşam bir yapboz gibi ve biz de bu yapının şekli, renkleri ve yerleri birbirinden farklı parçalarıyız. Aynı çok parçalı yapbozlarda olduğu gibi hayatta da bazı parçalar olmamaları gerektiği yerlere oturabiliyorlar. Kendi yerlerinde olmayan küçücük parçalar bile resmin tamamının doğru şekilde oluşmasını engelleyebiliyor. Sorun yanlış parçanın etrafındaki doğru yerleşebilecek diğer parçaların yerlerini de işgal etmesi ile daha da içinden çıkılmaz bir durum alabiliyor.
Ağacın dalları ne kadar yüksekteyse kökleri de o kadar derine ve karanlığa gömülmüş demektir.

Yalnız ve güzel ülkemin yalnızlaştırılan yalnız ve güzel insanı...

Şimdilerde O’nu hatırlıyorum diyenlerin en çok unuttuğu ve aramadığı bugüne rağmen O da bir insandı, örnek bir insan. Yalnız ve güzel ülkemin yalnızlaştırılan yalnız ve güzel insanı… "Bazen hiç umulmadık adamdan, ben pek çok şeyler öğrenmişimdir. Hiçbir kanaati değersiz görmemek lâzımdır. Neticede, kendi fikrimi uygulayacak bile olsam, herkesi ayrı ayrı dinlemekten zevk alırım." "Büyüklük odur ki, hiç kimseye iltifat etmeyeceksin, hiç kimseyi aldatmayacaksın, memleket için gerçek ülkü neyse onu görecek, o hedefe yürüyeceksin. Herkes senin aleyhinde bulunacaktır. Herkes seni yolundan çevirmeye çalışacaktır. Önüne sayılamayacak güçlükler yığacaklardır, kendini büyük değil küçük, zayıf, vasıtasız, hiç telâkki ederek, kimseden yardım gelmeyeceğine inanarak bu güçlükleri aşacaksın. Ondan sonra sana büyüksün derlerse, bunu diyenlere de güleceksin."( 1908 ) Mustafa Kemal Atatürk

Tüyap Kitap Fuarı

Fuarların son günü veya hafta sonu fuarlara gitmeme kuralımı bir kere daha bozup dün kitap fuarına gittim. Bütün öğretmenler sanki o günü bekliyorlarmış gibi öğrencileriyle oradaydılar. Bunun yanında tüm kitap evleri birer ikişer yazarlarının imza günlerini de ayarlamışlar. Eğer yazarlardan imza almayı ve resim çektirmeyi seviyorsanız, eminim bugün de aynı olacaktır. Yalnız bir yazardan imza alırken ne yazmamı istersiniz diye sorarsa ona “Dürüstçe şu an aklınızdan geçen ilk kelime veya cümle, lütfen.” karşılığını vererek, mümkün olduğunca uzaktan seyretmeyi deneyin. Emin olun eğlenceli oluyor. Bu arada fuarın çeşitli yerlerine aradığınız yayın evi, kitap veya yazarı bulmanıza yardımcı olacak ve arama yapabildiğiniz ekranlar koymuşlar. Bunlar olmadan orada aradığınız şeyi bulmanız oldukça zor. Ben kendi adıma aradıklarımın yarısını bulamadım. Ama diğer yarısı da benim için yeterli oldu. Fuarın bugün son günü, öğretmen-öğrenci ve emeklilere ücretsiz giriş imkânı sunuyorlar. Kendi araba

Hayat

Hayat bir fırtına Her an kopmayı bekleyen Bir pamuk ipliği ya da Tutunduğunuz, uçurumun kenarında Hayat bir muamma Herkesin farklı yorumladığı Bir zevk yumağı belkide Yaşayıp durulacak sadece

10 Kasım

Yine ilginç bir inatlaşma ve söz dalaşı var ortada. İktidar demokratik [s]açılım meclise açılımını (Nihayetinde herkesten sonra) 10 Kasımda gerçekleştirmek üzere karar çıkarttı meclisten. Çıkarttı çıkarmasına da yine bir ton gereksiz tartışmaya neden oldu. Zaten [s]açılım denilen şeyin uygulanış şekline karşıyım. O yüzden ne tartışılacağı veya açıklanacağı çokta umurumda değil aslında. Ancak bunu yapmak için öyle bir günü seçtiler ki; resmen kışkırtma. CHP ve MHP’den tepki gelmeyeceğini düşünmüş olmaları mümkün değil. Bunun büyük tartışma yaratacağını mutlaka bekliyorlardır. Ancak hepimiz bir şeyi atlıyoruz. Aynı şekilde basın ve muhalefet de bunu yapıyor (Ben bilerek yaptıklarını düşünüyorum.) Ne zaman “önemli” bir şeyler konuşulacak olsa içerikten ziyade şeklinde takılıp kalıyoruz. Önceki sene Başbakan yurt dışı gezisine giderken hava alanında bir laf attı ortaya “Siz Atatürk’ün resimlerini para ve resmi dairelerden kaldırttınız.” diye. Başbakan yurt dışından dönene kadar bunla y