Ana içeriğe atla

Yaşama nedeni bulamayanlara...

Utancı tüm yaşamını kaplamış insanlar bile uğrunda yaşamaya değecek şeylere sahiptirler: Yaptıklarını düzeltmeye çalışmak gibi.

Yorumlar

  1. Bu aralar çok mu karamsarsın bana mı öyle geliyor?

    YanıtlaSil
  2. Bu aralar eksik kalır söz konusu ben olduğumda...

    YanıtlaSil
  3. Bende öyleyimdir.Hep bir tarafım hüzün,mutsuz olmak için hep hazırda bir sebebim var,vardı...

    Herşey senin elinde aslında ,mutlulukta mutsuzlukta.Güzel şeyler düşünmeyi ve bu karamsarlıktan kurtulmayı başarabilirisin ki bence bu blog o manada iyi bir adım.Çünkü en azından paylaşıyorsun ki azalsınlar.

    Mutlu olman için o kadar çok sebebin var ki;başta sağlık,hala nefes alabiliyorsun ve her nefes aldığında canın yanmıyor.Aç değilsin,bir işin var ,muhtaç değilsin.Çevrende seni seven,sen istediğinde senin için bir şeyler yapmaya hazır insanlar var.Sadece yazılarını takip eden biri olarak senin için endişelenmeyi başarabilen benim gibi insanlar var.Al sana bir sürü iyimser sebep...:)

    O yüzden aş bunları ,seni mutlu edecek ne ise düş peşine,zaten kısıtlı bir zaman için buradayız,o yüzden bu süreyi kesinlikle güzel kullanmalıyız.Sakın unutma senden daha kıymetli hiç birşey yok bu dünyada...

    Sevgiyle Kal...:)

    YanıtlaSil
  4. Ben sadece karamsarım, buradan mutsuz olduğum sonucuna ulaşman ilginç. İlgin için teşekkürler.

    Yani özetle ben karamsar ama mutlu biriyim... :)

    YanıtlaSil
  5. Basak dogru soylemis senin icin gecerli olmasa da. Ac gozunu ve gormezdiklerini de gor demis laflarinin arasinda. Mutlu ve karamsar biri olacagina mutlu ve iyimser biri ol.
    Her sey cok guzel olacak...

    YanıtlaSil
  6. Teşekkürler,

    Bir ara öğrenmeye çalışırım, eğer çok geç kalmadıysam.

    Not: Bu arada bu vecize de herşeye rağmen yaşamak güzel vecizesiydi. Buraya nasıl geldik bilmiyorum. :)

    Mutlu karamsar...

    YanıtlaSil
  7. Ko gitsin, nasıl geldiğimize. Geldiğimiz yer güzelse gerisi önemli değil ;)

    YanıtlaSil
  8. Erkan,

    sen sevdin bu lakabı'mutlu karamsar'...Ama isim hakkımı isterim bak.Hem zaten sana derken kendim oldum karamsar...Galiba bulaşıcı bu meret...:))))

    YanıtlaSil
  9. Sevgili Erkan !
    Tamam çengisiz düğün olmaz hepinizin arası olayım diye bende geldim konu tamam olur artık. Mevzuu buraya nasıl gelmiş bende dişli atmadı. Ya açımda bir problem var ya da taşlamaya göndermek lazım beni(bu kısım Başak içindi). Aslında Erkan ! Sen karamsarlık değil burda pozitif yapmışsın. Her zaman bir ümit var. Bir yerden başlamak lazım diyorsun. Mesele karar vermekte.
    Bir de Başak ın Tarki nin ve Sen in yorumlarından bende bir kanaat oluştu. Zaten uzun süredir de bunun dank edişi de var benim akıl olmayan sefil kafamda. Biz yazarak ya da herhangi öykünmeye dair eylemlerde; uygulamalarımızın tam tersi tavsiyelerde bulunuyoruz. Yapamadıklarımızı mı öneriyoruz gibi bir soru doğdu bende.
    Tamam arkadaşlar kestim. Felsefe forumu gibi oldu.
    Sadece ve sadece içinin şarkısı neyse onu keşfet dileğim bu.

    YanıtlaSil
  10. Özür dilerim eksik kaldı.
    Başak'a sormak isterim. Buralarda yazıp çiziktirdiklerimiz; peşinde koştuklarımızın bizi o yollarda incittiklerinin hikayeleri değilmi ?
    Başak,Tarki,Erkan hepinizin yüzü aydınlığa ve insan sevgisine olsun.

    YanıtlaSil
  11. Ali Abi,

    Benim açımdan bakabilip beni anladığın için teşekkürler.

    Felsefe forumu görüşün içinde, aslında benimde tam olarak istediğim bu; Saatçi ve Kör Saatçi adı da tam bu yüzden.

    Sevgiler.

    YanıtlaSil

Yorum Gönder

Fikriniz varsa buradan buyurun...

Bu blogdaki popüler yayınlar

Belki üstümüzden bir kuş geçer

Uzunca zamandır okuyorum. Hem de oldukça fazla. Okuduklarından bende yer edenlerin sayısı çok fazla değil. Bir yazarın belki onlarca eserini okuyor ama içlerinden bir tanesine tav oluyorum. Yüzlerce sayfalık bir şiir kitabından bazen sadece bir tane şiir çıkıyor; acaba benim anladığımı mı yazmış şair dediğim. Ya da bir kitabın bir tek cümlesi beni mest etse yetiyor bana. Uzunca zamandır müzik de dinliyorum. Çok farklı şeyler değil. Ama yinede arada yakaladığım bana özel şeyler de oluyor. Bir şarkının tek bir cümlesi ya da tüm albümdeki tek bir melodi beni alıp götürebiliyor çok uzaklara. Dün aklıma gelmemişti adı Yüksek Sadakat'in "Belki üstümüzden bir kuş geçer" şarkısının. Grup çok başarılı mı? Bence değil. Ama öyle birkaç şarkısı var ki; eh be adam nasıl yazdın bunları dedirtiyor. Gül renginde gün doğarken Boğazdan gemiler usulca geçerken Gel çıkalım bu şehirden Ağaçlar,gökyüzü ve toprak uyurken Dolaşalım kumsallarda Çılgın kalabalık artık uzaklarda Yorulu

"Allahumme ecirna min şerri siyaset"*

*Baştan söyleyeyim başlıktaki söz; "Allah'ım beni siyasetin şerrinden koru" anlamına geliyor ve koca bir külliyata imza atmış Said Nursi'ye atfediliyor. Ortam o kadar kirlendi ki, artık görüş açıklamaktan çekinir oldum. Geçmişim ortada. Sempati duyduklarım da eleştirdiklerim de... Orta bir yol tutturmaya çalışırken desteklediklerim de karşı çıktıklarım da burada yazılı olarak duruyor. FEM’e gittiğim, ilk üniversite yılımda "hizmetin" yurdunda kaldığım da geçmişimin bir parçası. Bir dönem destekçileri olduğum da... Hatta eleştirilerimin tamamını kapalı kapılar ardında yapıp, partizancasına savunduğum dönemleri de hatırlıyordur arkadaşlarım. Bu nedenle "hizmet" denilen olgunun ne olduğunu az çok bildiğimi düşünürüm. Hatta bir dönem içlerindeki hemen herkesin halisane bir şekilde çalıştığına da bizzat şahidim. Ancak o dönem o kadar kısa sürdü ki... Eminim şu an bile deli gibi memleket ve din adına çalışan, ne yapıyorsa bu uğurda yaptığını düşünen bi

Zamanı eğip, bükmek

Zaman, fiziki boyutların sanal olan dördüncüsü, elle tutulamayan. Zaman, içinde olayların ardı ardına gerçekleştiği boyut… Bilim adamlarına göre, aynen ışığın bükülebilmesi gibi zaman da eğrilip, bükülebilir ve eğer doğru koşullar gerçekleşirse yani yeterli hız yakalanırsa önce geleceğe ve daha sonra da geçmişe sıçramak mümkün olabilir. Bunu zaman yolculuğu gibi basit kavramlarla karıştırmayın. Bu şu “an” ın da içinde olduğu bir kavram. Öyleyse ne demek bu? Bu soruya cevap verebileceğimi pek sanmıyorum, haddime de değil zaten. Ama bu soru etrafında dolaşıldığında dahi çok farklı yerlere çıkan kapılar bulabiliyor insan. Çok sevdiğim bir çizgi dizide bir keşiş (“Avatar”) hava, su, toprak ve ateşi bükebiliyordu. Tüm dünyayı kurtaracak kişi olan keşişin bile zaman üzerinde böyle bir gücü yoktu. Sonra “Matrix” ve “Neo” var. Ancak o da olaylara hükmeder gibiydi, zamana değil ya da ben öyle algılamıştım. “Aslında bir kaşık yoktu!” ve “Kırmızılı kadın da bir ajandı.” değil mi? Ya “Hiro” iç